Tarım Türkiye http://tarimturkiye.com Tarım Haberleri Fri, 29 May 2020 07:24:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.4.2 http://tarimturkiye.com/wp-content/uploads/2020/04/cropped-insta-logo-32x32.jpg Tarım Türkiye http://tarimturkiye.com 32 32 Vahşi Sulamanın Ülke Tarımına ve Ekonomisine Etkisi http://tarimturkiye.com/vahsi-sulamanin-ulke-tarimina-ve-ekonomisine-etkisi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=vahsi-sulamanin-ulke-tarimina-ve-ekonomisine-etkisi http://tarimturkiye.com/vahsi-sulamanin-ulke-tarimina-ve-ekonomisine-etkisi/#respond Fri, 29 May 2020 07:01:51 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3773 Her geçen gün suyun önemi ile ilgili televizyon kanallarında, internette, gazetede ve diğer basın ve yayın organlarında sürekli bilgiler görebiliyoruz.  Su canlıların yaşamını sürdürebilmek için çok büyük öneme sahiptir. En küçük mikroorganizmadan en büyük organizma ve canlıya kadar bütün canlılık faaliyeti gösteren varlığın yaşayabilmesi için suya kesinlikle ihtiyacı vardır. Son yapılan araştırmalara göre yeryüzündeki su […]

The post Vahşi Sulamanın Ülke Tarımına ve Ekonomisine Etkisi appeared first on Tarım Türkiye.

]]>
Her geçen gün suyun önemi ile ilgili televizyon kanallarında, internette, gazetede ve diğer basın ve yayın organlarında sürekli bilgiler görebiliyoruz.  Su canlıların yaşamını sürdürebilmek için çok büyük öneme sahiptir. En küçük mikroorganizmadan en büyük organizma ve canlıya kadar bütün canlılık faaliyeti gösteren varlığın yaşayabilmesi için suya kesinlikle ihtiyacı vardır.

Son yapılan araştırmalara göre yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık olarak %0,3’ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.

Gittikçe su sorunu artan bir ülke olmamıza rağmen halen daha salma sulama olarak adlandırılan ve herkesçe “vahşi sulama” yakıştırılması yapılan sulama sistemi ülkemizde yaygın şekilde kullanılıyor. Bitkilerinde çoğu aerob (oksijenli solunum yapan) canlılar gibi yaşamını sürdürebilmesi için solunum yapması ve oksijen alması gerekmektedir. Çoğu kişiler tarafından bitkiler oksijen tüketmez, bitkiler karbondioksiti alır fotosentez yaparak oksijen çevirir olarak bilmektedir. Bilinenin aksine bitkiler ışık yardımı ile fotosentez yaparak karbondioksiti oksijene çevirirler fakat ışık kaynağı gidince fotosentez yapmayı bırakmalarına rağmen tüm solunum yapan canlılar gibi bitkiler 7 gün 24 saat boyunca aralıksız oksijen alır karbondioksit verirler. Bitkilerde çoğunlukla solunumu sağlayan organlar toprak altı kök ve kökçüklerdir. Yani bitkilerin ciğeri yaprakları değil kökleridir, kökleri ile oksijen alır karbondioksit verirler tıpkı insanın ciğeri gibi…

Bu yüzden bitkilerin solunumunu sağlayan kök bölgesine gereksiz yere vahşice su uygulandığında topraktaki oksijen tutan küçük boşluklu partiküller su ile kapanıyor ve bitki ihtiyacı olan oksijeni alamayarak suyun uygulanması süresine göre kısa veya uzun süreli olarak boğulacaktır. Tıpkı insanın su altında nefes alamayıp boğulması gibi…

En fazla gereksiz israf derecesinde su kaybına sebep olan sulama sistemi; vahşi sulama sistemidir;

  • Bitki için gerekli olan sudan fazlasını bitkiye uygulayarak bitkinin gelişimini olumsuz etkilemektedir,
  • Toprakta çoraklaşmaya sebep olarak toprağın verimini düşürmektedir,
  • Yeraltı su kaynağının hızlı bir şekilde azalmasına ve bunun sonucunda obrukların oluşmasına sebep olabilmektedir,
  • Gereksiz yere bitkinin bulunmadığı bölgenin sulanması sonucu yabancı otların gelişmesine sebep olabilir,
  • Bitkinin verimini yıllar geçtikçe ciddi bir şekilde azaltabilmektedir.

Bitkiye ne kadar çok su verirsem, ne kadar çok gübre verirsem ve ne kadar çok pestisit uygulaması yaparsam o kadar çok verim alırım algısı ülkemizde bir an önce bitmeli. Bitki için su, gübre ve pestisit uygulaması en uygun zamanda uygun şekilde yapılmalıdır, birden bire aniden ve gereksiz uygulama bitkinin gelişimini olumsuz etkilediği gibi strese girmesine de sebep olabilmektedir. Bu yüzden uygulama yaparken işin uzmanı bir ziraat mühendisine danışmakta fayda vardır.

Çiftçilere vahşi sulamanın dezavantajları hakkında detaylı görsel ve işitsel başta olmak üzere eğitimler ve mümkünse demonstrasyonlar verilmelidir.

Damla sulamanın faydaları ve salma sulama ile arasındaki farkın detaylı şekilde anlatılması gerekmektedir. Damla sulama yöntemi ile yalnızca bitki köküne su uygulandığı gereksiz yere bitkinin bulunmadığı bölgelerin sulanmadığı bu yüzden ise gereksiz yere sulamanın önüne geçilmesinin yanı sıra yabancı otlara da sulama yapılmadığı için yabancı otun kontrolünün kolay olacağı hakkında bilinçlendirilmelidir.

Hiçbir şey için asla geç değildir, zararın neresinden dönülürse kardır. Bu yüzden bakanlık başta olmak üzere ziraat mühendisleri, teknisyenler, teknikerler ve hatta tüm insanlığa bu konuda büyük görev düşmektedir. Su asla sonsuz değildir tükendiği zaman ise çok geç olabilir.

Cebrail Caymaz’ın 31.08.2019 tarihinde Anadolu Ajansı’nda hazırlamış olduğu “‘Vahşi Sulama’ toprağa ve ürüne zarar veriyor” haberine göz atmanızı tavsiye ediyorum.

Haber için tıklayınız 

Yazar: Mehmet KOÇ

The post Vahşi Sulamanın Ülke Tarımına ve Ekonomisine Etkisi appeared first on Tarım Türkiye.

]]>
http://tarimturkiye.com/vahsi-sulamanin-ulke-tarimina-ve-ekonomisine-etkisi/feed/ 0
Patates Yetiştiriciliği 2. Bölüm http://tarimturkiye.com/patates-yetistiriciligi-2-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=patates-yetistiriciligi-2-bolum http://tarimturkiye.com/patates-yetistiriciligi-2-bolum/#respond Thu, 28 May 2020 05:48:41 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3766 PATATESİN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ 3.1 Kök  Toprağa dikimi yapılan tohumluk patates yumrularının üzerinde oluşan sürgünler eğer yukarı doğru gelişirse sapı, aşağıya doğru gelişse de kökleri oluşturmaktadır. Genel olarak bakıldığında patates saçak köklü bir bitkidir. Kökler yana doğru genelde 60-80 cm çaplı bir daire alanı içinde gelişim gösterir. Patatesin kökleri 1-1.5 metre derinliğe inebilmektedir. Köklerin çoğunluğu hatta […]

The post Patates Yetiştiriciliği 2. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

]]>
  • PATATESİN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ
  • 3.1 Kök

     Toprağa dikimi yapılan tohumluk patates yumrularının üzerinde oluşan sürgünler eğer yukarı doğru gelişirse sapı, aşağıya doğru gelişse de kökleri oluşturmaktadır. Genel olarak bakıldığında patates saçak köklü bir bitkidir. Kökler yana doğru genelde 60-80 cm çaplı bir daire alanı içinde gelişim gösterir. Patatesin kökleri 1-1.5 metre derinliğe inebilmektedir. Köklerin çoğunluğu hatta `-70’e yakını toprağın 30-50 cm derinliğinde bulunmaktadır. 

    (Fotoğraf 3 : Patatesin saçak kök yapısı)

    3.2 Stolon

     Patates yumrularının toprağa dikimi yapıldıktan sonra, yumruların üzerinde sürgünler oluşmaktadır. Toprak üzerine çıkan sürgünler gövde olarak bilinirken, toprağın altında kalan, toprak yüzeyine paralel olarak yayılan ve üzerinde pulcuklar bulunan beyaz renkli sürgünler stolon veya göbek bağı olarak bilinmektedir.
    Stolonların boyu 5-20 cm arasında değişmektedir. Stolonlar patates yumrusunu gövdeye bağlamaktadır. Eğer stolonlar toprak yüzeyine çıkacak olursa yeşil bir renk alır ve dal gibi sürgün verirler. Yeni patates yumruları stolonların uçlarının şişmesiyle oluşmaktadır. Yumrular stolonların aracılık yapması sayesinde beslenip gelişmektedirler. Stolonların sayısının artması demek yumru sayısının artması anlamına gelmektedir. Stolon ya da yumru sayısının çok fazla olması her zaman olumlu bir sonuç demek değildir, eğer yumruların sayısı aşırı fazla olursa, yumrular istenen düzeyde büyüyüp, irileşemez ve genellikle küçük yumrular oluşur.

    3.3 Yumru

     Patates yumruları botanik olarak gövde karakterindedir. Patatesin yenilebilen kısmı olan yumru şekil bakımından kolaylıkla değişiklik gösterebilmektedir. Yumrunun şekline genetik özelliklerin etkisi büyüktür. Gentik özelliklere ek olarak çevresel özellikler mesela iklim, toprak ve beslenme koşulları da yumrunun şeklinde etkilidir. Örneğin yumrular kumlu topraklarda yuvarlak, killi topraklarda uzun-oval, taşlı topraklarda ise şekilsiz oluşmaktadır.
     Yumruların ağırlığı 5 gramdan 500 grama kadar değişiklik gösterebilir. Genel olarak yumru ağırlığının 100-200 gram arası olması istenilmektedir. Bunun nedeni çok büyük yumruların içleri boş ve tatları iyi olmamaktadır. Tüketiciler de daha küçük yumruları tercih etmektedir. Ancak çok küçük yumrular işleme zorluğu ve kabuk kaybının çok olması sebebiyle tercih edilmemektedir.
     Yumruların dış rengi; açık sarı, sarı, kahverengi, mor, kırmızı veya mavi olabilir. Renk oluşumu çeşit özeliği, toprak yapısı ve sıcaklığa göre değişiklik göstermektedir. Yumrunun iç rengi yani etli kısmı ise beyaz, kirli beyaz, açık sarı, sarı ve koyu sarı olabilir. Besin içeriği patatesin et rengine göre aslında patates çeşidine göre farklılık göstermektedir. Eğer beyaz etliyse nişastası, sarı renkliyse protein oranın yüksek olduğu anlamına gelir. Üretimi ve tüketimi de patatesin iç rengine göre yani aslında çeşidine göre farklılık göstermektedir. Ülkemizde üretilen patateslerin ¾’ü sarı etli, ¼’ü ise beyaz etli patatestir.

    3.4  Gövde

     Dikilen patates yumrularının oluşturduğu sürgünler gövdeyi oluşturmaktadır. Ne kadar çok sürgün olursa o kadar çok gövde oluşmaktadır.  Birden fazla sürgün oluşturan patates bitkisine patates ocağı denilmektedir. Bitki boyu 50-100 cm arasında değişiklik göstermektedir. Patateste gövde otsu yapıdadır ve gövdenin içi özle doludur. Dip kısımlarında ise gövdenin içi boştur. Ek olarak gövde üzeri tüylüdür.
    Ana gövdenin üzerinde yan dallar bulunmaktadır. Yan dallar bitkinin alt kısımlarından ve yaprak koltuklarından çıkmaktadır. Dallanma türlere göre farklılık göstermektedir.

    (Fotoğraf 4: Patatesin gövdesi)

    3.5 Yapraklar

    Patates yaprakları bileşik yaprak şeklindedir. Yaprak sapı üzerinde 3-13 adet yaprakçıktan oluşan bileşik yapraklar bulunur. Yaprakçıklar yaprak sapının iki tarafında sıralanmışlardır. Asıl yaprakçıkların yanında daha küçük yaprakçıklara da rastlanmaktadır. Bunlar “Sekonder” veya “tersiyer” yaprakçıklar olarak adlandırılırlar. Yaprak sapı üzerindeki uç yaprakçık tektir. Bazı yaprakların yaprak ayası düz, bazılarında ise pürüzlüdür. Yaprak şekli oval uzun yuvarlak oval veya uzun oval olabilir. Yaprak rengi açık yeşilden çok koyu yeşile kadar renk değişimi gösterir.

    (Fotoğraf 5: Patates yaprakları)

    3.6 Çiçekler

     Patatesin ana gövdesi ya da yan dallar bir çiçek demeti yani salkım ile biter. Bu salkımlarda genelde 2-3 tane çiçek bulunmaktadır. Her bir çiçekte beş tane çanak yaprak birleşerek “Kaliks” yapısını oluşturur. Taç yapraklar beşli ve huni şeklindedir ve taç yapraklar birleşerek “korola” tüpünü oluşturur. Taç yapraklar beyaz, beyaz sarı veya erguvani renktedir ve çanak yaprakların ortasında bulunurlar. Erkek organlar beş tanedir ve koni şeklinde bir araya toplanmışlardır. Erkek organların dip kısmında iki gözlü yumurtalığa sahip olan dişi organ bulunur. Patates üzerinde oluşan çiçek tomurcuklarının hepsi her zaman açmayabilir. Vejetatif büyümesi için teşvik arttıkça açmayan çiçek oranı da artar. Kültür patatesleri aslında kendi kendini dölleyebilir. Bazen de ’ye varan yabancı döllenme görülebilir. Yabancı döllenmenin çoğunlukla nedeni dişi organların erkek organlardan daha önce olgunlaşmasıdır.

    (Fotoğraf 6: Patates çiçek yapısı)

    3.7 Meyve

    Göve üzerindeki çiçeklerin döllenmesiyle birlikte fındık büyüklüğünde yuvarlak etli ve minik bir domatese benzeyen meyveler oluşmaktadır. Meyveler çeşidine göre farklı renklerde olmaktadır. Hasat olgunluğuna gelmiş patates meyvelerinde çoğunlukla 150-200 tane tohum bulunmaktadır.

    (Fotoğraf 7: Patates meyvesi)

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Patates Yetiştiriciliği 2. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/patates-yetistiriciligi-2-bolum/feed/ 0
    Patates Yetiştiriciliği 1. Bölüm http://tarimturkiye.com/patates-yetistiriciligi-1-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=patates-yetistiriciligi-1-bolum http://tarimturkiye.com/patates-yetistiriciligi-1-bolum/#respond Tue, 19 May 2020 17:55:56 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3756 Patates yani latince adıyla Solanum tuberosum, patlıcangiller familyasından olan yumruları yenebilen otsu bir bitki türüdür. Bitkinin boyu 70–80 cm aralığında değişmektedir, beyazımsı pembemsi çiçekleri vardır, yumruları hariç zehirli köklü bir bitkidir. Yani bu bitkinin sadece yumrusu yenilmektedir. Tohum ile değil vejetatif üremeyle üremektedir bu da patatesin geri dönüşüm kullanılarak elde edilmesini sağlamaktadır. (Fotoğraf 1: Patates yumruları) 1.PATATESİN BİLİMSEL SINIFLANDIRILMASI Âlem: Plantae […]

    The post Patates Yetiştiriciliği 1. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    Patates yani latince adıyla Solanum tuberosumpatlıcangiller familyasından olan yumruları yenebilen otsu bir bitki türüdür. Bitkinin boyu 70–80 cm aralığında değişmektedir, beyazımsı pembemsi çiçekleri vardır, yumruları hariç zehirli köklü bir bitkidir. Yani bu bitkinin sadece yumrusu yenilmektedir. Tohum ile değil vejetatif üremeyle üremektedir bu da patatesin geri dönüşüm kullanılarak elde edilmesini sağlamaktadır.

    (Fotoğraf 1: Patates yumruları)

    1.PATATESİN BİLİMSEL SINIFLANDIRILMASI

    Âlem: Plantae (Bitkiler)
    Klad Angiosperms (Kapalı tohumlular)
    Klad Eudicots (İki çenekliler)
    Klad Core eudicots
    Klad Rosids
    Klad Eurosids I
    Takım: Solanales
    Familya: Solanaceae (Patlıcangiller)
    Cins: Solanum
    Tür: S. tuberosum
    İkili adı Solanum tuberosum

    (Tablo 1: Patatesin bilimsel sınıflandırılması)

    1. PATATESİN ANAVATANI, EKONOMİK ÖNEMİ, YAYILMA ALANLARI

    2.1 Patatesin Anavatanı

    Patatesin anavatanı Güney Amerika olarak bilinmektedir. İlk olarak yabani türleri And dağları’nda gözlemlenmiştir, oradan ise Kolombiya,Venezuela,Şili ve kuzey Arjantin’e kadar gelmiştir. Daha sonra da tüm türler Peru’da ekilmeye başlanmıştır. 

    2.2 Patatesin Ekonomik Önemi

    Patates bitkisi önemlidir çünkü, insanların beslenmesinde tahıllardan sonra en büyük öneme sahip bitkidir. Ekonomiktir, birim alandan alınan verimi fazladır, besin değeri yüksektir, kullanım alanı geniştir, ayrıca farklı iklim koşullarına adapte olabilir, sağladığı bu avantajlar sayesinde hem ülkemizde hem dünya genelinde üretimi, sanayi, pazarlaması ve tüketimi ile başlı başına bir sektör haline gelmiştir. 

    Patatesin tercih edilmesinin en önemli nedenlerinden biri kullanım alanının geniş olmasıdır, genellikle taze olarak haşlanarak veya kızartılarak tüketilir ancak özellikle gelişmiş ülkelerde; sanayide konserve, dondurulmuş parmak patates, cips, püre, granül ve toz gibi farklı çeşitlerde işlenmekte ve pazarlanmaktadır. Ek olarak yan ürün olarak hayvan yemi, nişasta, un ve alkol yapımında da kullanılmaktadır.

    Patates üretiminde dünya geneline baktığımızda ekim alanlarının 0,2’si Çin’de, ,1’i Hindistan’da, ,5’i de Rusya’da bulunmakta olup, bu ülkeler dünya patates üretiminin F,2’sini oluşturmaktadır. Ülkemize baktığımızda ise; ülkemizin patates yetiştiriciliği için uygun iklim koşullarına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde 1,5 milyon dekar alanda patates yetiştiriciliği yapılmaktadır. Patates ekim alanının en fazla olduğu ilimiz Niğde’dir. Diğer illerimiz ise sırasıyla Afyon, Konya, İzmir, Kayseri ve Bolu’dur.

    2.3 Patates türleri

    Bitkinin değişik türleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Granula, Esmeralda, Selma, Elizabeth, Jigglypuff vb. Bazı ülkelerde özellikle Almanya’da patates, market ya da pazarlarda satışı yapılırken cinsi ve özellikleri etikette belirtilmektedir. Bitkinin boyutları, şekli, rengi, parlaklığı, tadı türüne göre değişmektedir. Ayrıca tüketici isteği de türlere göre değişmektedir. Her türün yetiştirilme oranı farklılık göstermektedir.

    (Fotoğraf 2: Patates türleri)

     

    2.4 Patatesin Besin Değerleri

    Patates bitkisinin tercih edilmesini sağlayıp, yetiştiriciliğini önemli kılan bir diğer neden ise besin içeriğidir. Aşağıdaki değerler 100 gram patatesin besin içeriğini göstermektedir.

    Su: 76.98 g

     

    Enerji: 87 kcal Protein: 1.87 g Toplam yağ: 0.1 g Kalsiyum: 5 mg
    Karbonhidrat: 20.13 g

     

    Demir: 0.31 mg Magnezyum: 22 mg Lif: 1.8 g Toplam şeker: 0.91 g
    Potasyum: 379 mg Fosfor: 44 mg Sodyum: 4 mg C vitamini, toplam askorbik asit: 13 mg Tiamin: 0.11 mg
    Riboflavin: 0.02 mg

     

    Niasin: 1,44 mg B-6 Vitamini: 0.3 mg Çinko: 0.3 mg Folat, DFE: 10 µg
    E Vitamini (alfa-tokoferol): 0.01 mg

     

    A Vitamini, İÜ: 3 İÜ K Vitamini (filokinon): 2.2 µg Yağ asitleri, toplam doymuş: 0.03 g Yağ asitleri, toplam çoklu doymamış: 0.04 g

    (Tablo 2: Patatesin 100 gramı için besin içeriği)

     

    2.5 Patatesin Sağlık İçin Faydaları

    Patatesin tercih edilmesinin bir diğer nedeni ise sağlık için önemidir. Patates özellikle ciltte olumlu etki gösteren bir bitkidir. Patates göz çevresinde oluşan mor halkaların giderilmesini sağlamaktadır. Ayrıca patates kırışıklıklara ve siyah lekelere de iyi gelmektedir. Güneş yanıklarını tedavi eder. Cildi temizler ve ölü hücrelerden ve yağlardan arındırır. Bunların yanı sıra patates saç sağlığı içinde önemlidir, saç toniği olaarak kullanılmaktadır, saç dökülmesini engelleyebilir. 

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Patates Yetiştiriciliği 1. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/patates-yetistiriciligi-1-bolum/feed/ 0
    Üreticilerin Korkulu Rüyası Haline Gelmiş Olan Hastalık! Kök Çürüklüğü Hastalığı http://tarimturkiye.com/ureticilerin-korkulu-ruyasi-haline-gelmis-olan-hastalik-kok-curuklugu-hastaligi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=ureticilerin-korkulu-ruyasi-haline-gelmis-olan-hastalik-kok-curuklugu-hastaligi http://tarimturkiye.com/ureticilerin-korkulu-ruyasi-haline-gelmis-olan-hastalik-kok-curuklugu-hastaligi/#respond Sun, 17 May 2020 22:52:41 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3734 Kök Çürüklüğü tanımı çok geniş bir tanım olup içinde fungal ve bakteriyel birçok etmeni bolca bulundurabilmektedir. Kök Çürüklüğü Hastalığı özellikle ekilen tohumlarda ekimden sonra hastalığın şiddetli enfeksiyonu sonucunda tohumun çimlenememesine, çimlense bile toprak yüzeyine çıkmadan ölmesine, çimlendikten sonra toprak yüzeyine çıkarak fide dönemine gelmesine rağmen kök boğazı bölgesinden çürüyerek toprak yüzeyine devrilmesine veya bitki hastalıktan […]

    The post Üreticilerin Korkulu Rüyası Haline Gelmiş Olan Hastalık! Kök Çürüklüğü Hastalığı appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    Kök Çürüklüğü tanımı çok geniş bir tanım olup içinde fungal ve bakteriyel birçok etmeni bolca bulundurabilmektedir.

    Kök Çürüklüğü Hastalığı özellikle ekilen tohumlarda ekimden sonra hastalığın şiddetli enfeksiyonu sonucunda tohumun çimlenememesine, çimlense bile toprak yüzeyine çıkmadan ölmesine, çimlendikten sonra toprak yüzeyine çıkarak fide dönemine gelmesine rağmen kök boğazı bölgesinden çürüyerek toprak yüzeyine devrilmesine veya bitki hastalıktan az çok etkilenmesine rağmen bir şekilde büyümesine devam ederek gelişim evresi zamanında görülebilmektedir.

    Bu tür hastalıklar genellikle fungal etmenlerden tarafından meydana gelmektedir ve bu etmenler toprak kökenlidir, istila edecekleri bitkileri bulamayınca yaşamlarını toprakta geçiriyor desek yalan olmaz… 

    Bu yüzden toprak kökenli hastalık etmenleri oldukları için toprak temizliğine dikkat etmek gereklidir. Pekiyi toprağı nasıl temiz tutacağız? Elimize dezenfektan alıp toprağa sıkacak halimiz yok

     

    -Hastalıklı bitki artıklarını üretim yaptığımız bölgeden uzaklaştıracağız, imha edeceğiz

    -Özellikle toprak kökenli hastalıklar ve zararlılar için çok önemli olan imkânınız varsa kesinlikle yapmanız gereken bir yöntem de toprak solarizasyonudur.

    -Hastalık ile bulaşık olan toprakta konukçusu olmayan bitkiler rotasyonlu şekilde yetiştirilebilir

     

    Kök çürüklüğüne sebep olan birkaç fungal hastalıklar;

    -Fusarium spp.

    -Rhizoctonia solani

    -Sclerotinia spp.

    -Phythium spp.

    -Phytophthora spp.

    -Alternaria spp.

    -Verticillium spp.

    -Aspergillus spp.

    -Thielaviopsis spp.

    -Macrophomina spp.

    ve niceleri….

    Gördüğünüz üzere bu listelenmiş olan fungal hastalık etmenlerinin tamamı ve daha fazlası bitkilerde kök çürüklüğüne sebep olabilmektedir.

    Kök çürüklüğü hastalığı genellikle birden fazla etmenin bitkiyi istila etmesi sonucundan meydana gelmektedir. Bu yüzdendir ki bitkide ki solma, sararma sonucunda şüphelenerek kök bölgesine baktığımız zaman bitki köklerinde kök çürüklüğü hastalığı ile ilgili zengin belirtiler görülebilmektedir (kök bölgesinde çöküntü, ip ile boğulmuş gibi oluşum, Sklerot yapıları, kömür gibi siyahlaşmalar, beyaz ve kemik gibi sert doku oluşumu vs.)

    Hastalık ile kimyasal mücadelenin en temel esası tohum ilaçlaması ile başlamaktadır. Tohum ilaçlanması hastalık etmenlerine karşı koruyucu etki sağlamakta ve çimlenme oranını yükseltmektedir.

    Tohum ilacı olarak; 

    -25 g/l Fludioxonil + 10 g/l Metalaxyl-M

    -480 g/l Fludioxonil

    -205,9 g/l Carboxin + 205,9 g/l Thiram

    -300 g/l Thiabendazole + 37,5 g/l Fludioxonil + 30 g/l Metalaxyl-m + 15 g/l Azoxystrobin

    -75 g/l Azoxystrobin + 37,5 Metalaxyl-m + 12,5 g/l Fludioxonil

    -� Thiram

     

    Bitkinin büyüme ve gelişimi esnasında özellikle fide döneminde iken damlama sulama ile uygulanabilecek olanlar fungisitler;

     

    -500 g/l 8- Hydroxyquinoline

    -25 g/l Fludioxonil + 10 g/l Metalaxyl-M

    -0 Tolclofos-methyl + 0 Thiram

    -75 g/l Azoxystrobin + 37,5 Metalaxyl-m + 12,5 g/l Fludioxonil

    -� Maneb

    -P bakır oksiklorid

    -P Captan + Pencycuron

    -% Thiophanate-methyl +  Etridiazole

    -282 g/l Azoxystrobin + 109 g/l Metalaxyl-M

    -P Tolclofos-methyl

    -� Mancozeb

     

    Yazar: Mehmet KOÇ

    The post Üreticilerin Korkulu Rüyası Haline Gelmiş Olan Hastalık! Kök Çürüklüğü Hastalığı appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/ureticilerin-korkulu-ruyasi-haline-gelmis-olan-hastalik-kok-curuklugu-hastaligi/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-6-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-6-bolum http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-6-bolum/#respond Sun, 17 May 2020 22:40:18 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3730 HASAT VE HARMAN Türkiye’de buğday hasadı ve harmanı zamanı farklılık göstermektedir, hasat bölgelerin iklim koşullarına göre haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılmaktadır. Buğday hasat ve harmanı çoğunlukla biçerdöver adı verilen tarım makinesi yardımıyla yapılmaktadır. Biçerdöverle hasatın yapılması sayesinde işler çok kısa zamanda bitmektedir. Biçerdöverler sayesinde hasat ve harman işlemi aynı anda yapılabilmektedir. Bundan dolayı biçerdöverin […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
  • HASAT VE HARMAN
  • Türkiye’de buğday hasadı ve harmanı zamanı farklılık göstermektedir, hasat bölgelerin iklim koşullarına göre haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılmaktadır. Buğday hasat ve harmanı çoğunlukla biçerdöver adı verilen tarım makinesi yardımıyla yapılmaktadır. Biçerdöverle hasatın yapılması sayesinde işler çok kısa zamanda bitmektedir. Biçerdöverler sayesinde hasat ve harman işlemi aynı anda yapılabilmektedir. Bundan dolayı biçerdöverin doğru ayarlanması hasat ve harmanda tane kayıplarını azaltmak için oldukça önemlidir.

    Tane kayıplarının en çok görüldüğü arızalı ve engebeli ekim alanlarında kullanılan biçerdöverlerin ön tabla ve düzenek ayarları çok iyi yapılmalıdır ve tane dökümü en az seviyede tutulmalıdır. Biçerdöverin kullanılamadığı, sığamadığı ya da gerek görülmediği buğday ekim alanlarında ise hasat genelde insan gücüyle orak, tırpan ve traktörden güç alan biçerbağlar ve harman makinesi (batöz) sayesinde yapılmaktadır. Orak, tırpan ve biçerbağlarla yapılan hasatta hem insan gücüne ihtiyaç vardır hem de hasatta tane kayıplarına neden olmaktadır. Bu kayıpların önlenmesi için hasat zamanının tam zamanında ve uygun bir şekilde yapılması gereklidir. 

    Ülkemizde hasat zamanı bölgesel iklim şartlarına göre değişmektedir bu sebeple kesin bir hasat tarihi söylenemez. Mesela hasat Çukurova’da haziran ayının ilk günlerinde başlamaktayken, Trakya ve İç Anadolu Bölgelerinde ise temmuz ayında başlar, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise ağustos ayında başlamaktadır. Ayrıca hasat tarihi ekilen buğday çeşidine ve ekilme zamanına göre de farklılık göstermektedir meesela geç ekilen veya gelişme eevresi uzun olan buğday çeşitlerinin hasadı, normal zamanda ekilen ve orta erkenci çeşitlere göre 1–2 hafta daha geç yapılmaktadır.

    Genellikle buğday bitkisinin hasadı, hava sıcaklığına ve çeşidine göre değişse de, başak çıktıktan sonraki çiçeklenmeden 50–60 gün sonra oluşmuş olur ve biçerdöver ile yapılacak hasata hazır hale gelir. Buğday bitkisinin hasat zamanı geldiğinde bitkinin sapları, yaprakları ve başakları sarı saman renginde görünmektedir. Başaktaki ve tanedeki rutubet oranı ise genelde ’nin altına inmektedir. Buğday hasadının doğru zamanda yapılması sayesinde tane kayıpları azaltılabilir ve ürün kalitesi en iyi seviyede kalır. Buğday hasadının erken yapılması, tanelerin buruşuk ve solgun olması gibi sorunlara neden olmaktadır. Çünkü erken hasat demek tanelerin iyice kurumaması ve tam olgunlaşmaması anlamına gelir yani bunun sonucunda tanelerde kalite düşmekte, başaktan ve başakçık kavuzundan taneler zor ayrılmakta, yüksek rutubet nedeniyle ürünü kurutmak gerekmektedir. Buğday hasadının geç yapılması da bir sorundur; çeşit özelliğine bağlı olarak başakta tane dökülmelerine, yağışa ve rüzgâra bağlı olarak bitkide yatmalara hatta bazı çeşitlerde başaktaki tanede çimlenmeler bile görülebilir. Buğday hasadının tam zamanında yapılması verim için en önemli faktördür, sadece 2–3 günlük gecikme dekardan alınan tane veriminde %2–3 oranında azalmaya neden olmaktadır. Bu küçük araziler için çok büyük bir kayıp olmasa da ekim alanı arttıkça ciddi bir kayıp anlamına gelmektedir. 

    Buğday bitkisinin hasata hazır olduğundan nasıl emin olabiliriz? İlk olarak buğday tarlasındaki başaklar altın sarısı renkte olmalıdır. Daha sonra başaklardaki taneler sert olmalı, tırnakla bastırılınca ezilmemelidir yani kuru olmalıdır. Bitkinin sapı, yaprakları, başağı ve taneleri yani tüm bitki tamamıyla kurumuş olmalıdır.  Başağı koparıp elimizde ovaladığımız zaman taneler kolayca başakçık kavuzlarından ayrılmalıdır. Ve tüm arazi aynı oranda kuru olmalıdır, homojen olmalıdır.

    (Fotoğraf 18: Hasat zamanı gelmiş buğday bitkisi)

    (Fotoğraf 19: Buğday bitkisinin hasadı)

    1. DEPOLAMA 

    Buğday bitkisinin hasat edildikten sonra depolanacağı ve ambar olarak kullanılacak alan kesinlikle rutubet almayan, kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Bir ton ürün için ise en az 1,5 m3 alana ihtiyaç duyulmaktadır. Ambara getirilen hasat eilmiş buğdayın nem oranının –14’ün altında bulunması gerekmektedir. Depo için en iyi ısı derecesi ise 4 ºC’dir. Hasattan getirilen buğdaylar arasında yabancı tohum olmaması gerekir, çünkü yabancı tohum çürümelere neden olabilir.

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-6-bolum/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-5-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-5-bolum http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-5-bolum/#respond Sat, 16 May 2020 16:45:17 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3699 BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÖNEMLİ ZARARLILAR VE MÜCADELESİ 12.1 EKİN KAMBUR BÖCEĞİ ( Zabrus sp.)  Zabrus larvaları baş ve göğsü kahverengi, karın kısmının üstü kestane renkli, alt kenarları ise kirli beyaz renkte olan bir zararlıdır. Bu larvada üç çift göğüs bacağı vardır. Pupaları ise serbest pupa tipinde ve beyaz renklidir. Yumurtalarının büyüklüğü bir mısır tanesi kadardır ayrıca […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
  • BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÖNEMLİ ZARARLILAR VE MÜCADELESİ
  • 12.1 EKİN KAMBUR BÖCEĞİ ( Zabrus sp.) 

    Zabrus larvaları baş ve göğsü kahverengi, karın kısmının üstü kestane renkli, alt kenarları ise kirli beyaz renkte olan bir zararlıdır. Bu larvada üç çift göğüs bacağı vardır. Pupaları ise serbest pupa tipinde ve beyaz renklidir. Yumurtalarının büyüklüğü bir mısır tanesi kadardır ayrıca yuvarlak ve beyaz renklidir. Ekin kambur böceğinin buğdayda yaptığı zarar yaşam dönemine göre üç’e ayrılmaktadır. İlk olarak genç larvayken, sonbahar aylarında uygun koşulları bulduklarında ekin yapraklarını toprak içine çekerek yemeye başlarlar. Buna ek olarak genç larvayken bitkinin kök boğazını kemirerek zarar yapabilirler. İkinci olarak olgun larva olduğunda, ilkbaharda yaprak ve sürgünleri yiyerek buğdaya zarar verebilirler. Üçüncü olarak erginleri, hasata yakın günlerde başak tanelerini kemirirler, ekim döneminde ise toprak altındaki taneleri kemirerek zarar yapabilirler.

    Mücadelesi: Ekin kambur böceği yılda bir döl vermir bu sebeple ekim nöbeti ile zararlının sayısı birkaç yıl içerisinde azalacaktır. Ekim nöbeti için çapa bitkisi kullanılması bu zararlının azalması için daha iyi olacaktır. Derin sürüm yapılması bu zararlıyı azaltabilen bir diğer faktördür. Diğer tahıl ürünleriİ arpa, çavdar, yulaf da bu zararlının diğer konukçuları olduğu için bu bitkilerin ekim nöbetinde kullaılmaması gerekir. Yabancı ot mücadelesi zamanında yapılmalıdır. Bu zararlı için en etkili kimyasal öücadele tohum ilaçlamasıdır.  Bu nedenle bu zararlının daha önce görüldüğü alanlara ekim yapılırken mutlaka tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Zararlı larva belirli bir yoğunlukta görüldüğü zaman ise yüzey ilaçlaması yapılabilir.

    (Fotoğraf 15: Ekin kambur böceği larvası, ergini ve buğday bitkisinde zarar şekli)

    12.2 Süne

    Buğday tarımında görülen en önemli zararlılardan biridir. Rengi farklılık göstermekler birlikte çoğunlukla; toprak rengi, tam siyah, kırmızımsı, kirli beyaz  ya da bu renklerin karışımı alacalı desenli renkte görülmektedir. Başa üstten bakıldığında üçgen şeklinde vücudu ise yassıca ovaldir. Süne yılda bir kere çoğalmaktadır. Kışı dağlarda meşe, geven, kirpi otu ve benzeri bitkilerin altında geçirmektedir. İlkbaharda havalar ısındığında ise tarlaya göç ederler. Süneler tarlada beslenir, çiftleşir ve hatta yumurta bırakırlar. Yumurtadan çıkan yavru ise tarlada gelişimini tamamlayıp, yeni nesil ergin böcek olur ve tekrar dağlara çıkarlar. Süne buğday bitkisinin kardeşlenme döneminde sapları emerek sararmalarına ve kurumalarına neden olmaktadır. Bu zarar şekli ise “Kurtboğazı” olarak bilinmektedir. Bu zararlı başakların beyazımsı bir renk almasına, kurumasına sonucunda ise başakların dane bağlamasına engel olurlar. Bu da verim kaybı anlamına gelmektedir. Sünenin bu şekildeki zararı ise “Akbaşak” olarak bilinmektedir. 

    Mücadelesi: Ekim için erken çıkan buğday çeşitlerinin kullanılması, tarlanın derin sürülmesi, anızların yakılması, mera alanlarının tahrip edilmesi, sünenin doğal düşmanları olan kuş türlerinin (keklik, güvercin) korunması, tarla kenarında yetişen ağaçların yaygınlaştırılması sünenin kültürel mücadelesinde kullanılan yöterlerdir. Süne zararlısı için kimyasal mücadele de yapılabilmektedir.

    (Fotoğraf 16: Buğday bitkisinde süne zararlısı)

    12.3 Kımıl 

    Ülkemizde özellikle İç Anadolu Bölgesinde önemli ürün kayıplarına neden olan bir zararlıdır. Biyolojik ve zarar şekli olarak süneye benzemektedir. 

    Mücadele: Kültürel önlemler sünedekiyle aynı şekilde uygulanmaktadır. Kimyasal mücadelenin kışlaklardan ilk uçuşların olduğu zamanlarda yapılması daha iyidir. Zararlı daha tarlaya girmeden ya da girdikleri ilk anda yumurta bırakmasına izin vermeden yakalanmalı ve kimyasal yollarla müdahale edilmelidir. 

    (Fotoğraf 17: Buğday bitkisinde kımıl zararlısı)

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-5-bolum/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-4-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-4-bolum http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-4-bolum/#respond Sat, 16 May 2020 16:31:46 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3692 BUĞDAY BİTKİSİNDE TOHUM Buğday yetiştiriciliğinden en verimli şekilde ürün alabilmek için yetiştirilecek çeşit ve ekilecek tohumun kalitesi çok önemlidir. Nitelikli, kaliteli bir tohumluk şu özelliklere sahiptir; ekim yapılacak alanın iklim şartlarına uyan, önceden ekileceği bölgede kesinlikle denenmiş, verim potansiyeli bilinen ve kaliteli bir çeşit olmaldır, kesinlikle sertifikalı olmalıdır, taneleri dolgun ve olgun olması gerekir, başka […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
  • BUĞDAY BİTKİSİNDE TOHUM
  • Buğday yetiştiriciliğinden en verimli şekilde ürün alabilmek için yetiştirilecek çeşit ve ekilecek tohumun kalitesi çok önemlidir. Nitelikli, kaliteli bir tohumluk şu özelliklere sahiptir; ekim yapılacak alanın iklim şartlarına uyan, önceden ekileceği bölgede kesinlikle denenmiş, verim potansiyeli bilinen ve kaliteli bir çeşit olmaldır, kesinlikle sertifikalı olmalıdır, taneleri dolgun ve olgun olması gerekir, başka bitkileri tohumlarından temizlenmiş yani karışıksız olmalıdır, buğday bitkisinde görülme ihtimali olan hastalık ve zararlılara karşı tohumluklar uygun bir şekilde ilaçlanmış olmalıdır.

    11.BUĞDAY TARIMINDA GÖRÜLEN ÖNEMLİ HASTALIKLAR VE MÜCADELESİ

    11.1 Pas Hastalıkları (Puccinia spp.):

    Buğdayda Sarı (P. striiformis), Kahverengi (P. recondita tritici) ve Kara Pas (P. graminis tritici) hastalıkları farklı yıllarda farklı miktarda ürün kayıplarına neden olmaktadır. Bu hastalıkların bitkide görülme sırası yukarıdaki gibidir yani ilk önce sarı, sonra kahverengi en son ise kara pas olarak görülür. İlk görülen “Sarı Pas” hastalık belirtileri nedeniyle “Çizgi Pası” olarak da bilinmektedir. Bu hsatalık makina dikişine benzeyen çizgi halinde birbirini takip eden püstüller şeklinde görülmektedir. Genel olarak yapraklarda görülse de gövde ve başakta da gözlenmiştir. Kahverengi pas ise genelde sarı pastan sonra görülür, “Yaprak Pası” olarak da bilinir bunun nedeni belirtilerinin yaprak yüzeyinde dağınık kahverengi püstüller şeklinde görülmesidir. En son görülen “Kara Pas” sap, yaprak ve başaklarda görülmektedir. Epidermisi yırtan diğer paslara göre kıyaslandığında daha büyük püstüller şeklinde görülür. Epidermisi parçalaması femek fotosentezin engellenmesi demek bu da bitkinin gelişimini olumsuz etkiler ve üründe verim kaybına neden olurlar. Ama Tükiye’de bu hastalık genelde mevsim sonuna doğru görüldüğü için ekonomik düzeyde zarara neden olmamaktadır.

    Mücadelesi; Bu hastalığın mücadelesi kültürel olarak; Bitkide sık ekim yapılmamalıdır çünkü sık bitkinin havalanmasını engeller, yabancı ot mücadelesi geciktirmeden yapılmalıdır. Toprak analiz sonucuna göre gübreleme yapılmalıdır. Bu hastalığa karşı dayanıklı tohum çeşidi tercih edilmelidir. Mücadele kültürel olarak; sarı pas hastalığının belirtileri net bir şekilde görülmektedir bu nedenle iklim koşullarına göre hastalığın gidişatı takip edilmelidir, hastalık bitkinin üst tarafına doğru ilerlediği zaman  yeşil aksam ilaçlamasına başlanmalıdır. Ancak hasada bir ay kala bitki olgunlaşma dönemine girdiğinden dolayı ilaçlama yapılmamalıdır.  

    (Fotoğraf 10: Buğday bitkisinde kara pas hastalığı)

    (Fotoğraf 11: Buğday bitkisinde Sarı Pas hastalığı )

    11.2 Septorya Yaprak Lekesi (Septoria tritici):

    Yaprak üzerinde başlangıcında küçük ama düzensiz, damarlarla sınırlanmış kahverengi lekeler şeklinde görülür. Daha sonra ise bu lekeler birleşerek yaprağın tamamını kaplayabilirler. Genelde bu lekelerin üstünde toplu iğne başı kadar küçük olan siyah nokta şeklinde piknitler oluşur. Bu hastalık daha önce hastalanmış olan yani bulaşık olan bitki artıklarında toprakta kışlayabilir ve yeni ekilen bitkide alt yapraklardan bitkinin üst tarafına doğru bir yayılma gösterir. Yağmurun da bu hastalığın yayılmasında önemli bir faktör olduğu bilinmektedir.

    Mücadelesi: Bu hastalığın önlenmesinde ugulanan kültürel önlemler; bu hastalığa karşı dayanıklı tohumluk tercih edilmelidir. Bu hastalık etmeni bir önceki yıldan kalan bitki artıklarında yaşayıp yeni ekilen bitkiye bulaşabildiği için ekim nöbeti uygulanmalıdır. Derin sürüm yapılarak, bir önceki yıldan kalan bitki artıklarının toprağa gömülmesi ve hastalık etmenin yok olmsaı sağlanmalıdır. Toprak analiz sonucuna göre gübre kullanılmalı özellikle aşırı azotlu gübre kullanılmamalıdır. Sık ekim yapılmamalıdır.. Kimyasal mücadelesi; yeşil aksam ilaçlaması uygulanabilir. Özellikle yağmur bu hastalığın yayılmasına neden olduğu için, yağmurlu dönemde ilaçlamaya ihtiyaç duyulabilir, değilse ekonomik bir kayıp söz konusu olabilir.

    (Fotoğraf 12 : Buğday bitkisinde septorya, yaprak lekesi hastalığı)

    11.3 KÜLLEME (Erysiphe graminis)

    Tahıl bitkilerinin genelinde görülen külleme çok yaygın bir hastalıktır. Buğday bitkisi dışında arpa, yulaf ve çavdarda da görülmekteidr hatta belirtileri birbirine benzemektedir ama hastalık etmeni her bir tahıl türü için farklıdır, özelleşmiştir. Bir etmen sadece konukçusu olduğu tahıl türünü hastalandırabilir mesela buğday bitkisinde görülen külleme sadece buğdayı hastalandırabilir. Genelde sık ekilen ekim alanlarında ya da çok fazla azotlu gübre verilen arazilerde görülmektedir. Diğer hastalıkların genelinde olduğu gibi lekelerden dolayı fotosentez alanını azaltır ve bitkide yatmaya neden olur, bunlarda üründe verim kaybı anlamına gelir. 

    Mücadele: Sık ekim yapılmamalıdır.  Toprak analiz sonucuna göre gübre kullanılmalı özellikle aşırı azotlu gübreler kullanılmamalıdır. Külleme hastalığının belirtileri görüldükten sonra hastalık bitkinin üst taraflarına doğru ilerlediğinde yeşil aksam ilaçlamasına yapılmalıdır.

    (Fotoğraf 13: Buğday bitkisinde külleme hastalığı)

    11.4 Buğday rastığı (Ustilago nuda var. tritici Schaf.):

    Bu hastalığın etmeni fungusun belirtileri buğdayın çiçeklenme evresinde görülmektedir. Hastalığa yakalanan taneler, siyah teliospor yığınına dönüşürler. Teliosporlar tane içerisinde çoğalarak ileri dönemlerde buğday tanelerinin çeperini patlatır. Sağlam bitki başakları çiçek evresinden sonra olgunluğa geçerken, rastıklı başaklardaki sporlar çevreye dağılır. Serbest kalan sporlar ise rüzgar, yağmur gibi faktörlerle buğday başaklarındaki çiçekler üzerine gelirler. Sporlar çimlenerek misel oluşturur. Bu miseller tohum taslağını delebilir ve embriyoya yerleşebilir. Bu sebeple bu hastalık çiçek veya embriyo enfeksiyonu olarak isimlendirilmektedir. Hatalık bulaşan taneler dış görünüşleri ile sağlam olanlardan ayırt edilemezler. Bu hastalıklı tanelerin ekilmesi sonucunda tohumlar çimlenirken, embriyo içindeki miseller de gelişmeye başlamaktadır ayrıca bitkinin sapı içinde onunla birlikte büyüyerek başağa kadar ulaşırlar. Sağlam bitki başakları çiçeklenme evresine geldiğinde ise rastık hastalığına yakalanmış olan başaklar siyah toz yığını halinde görülürler.  Hastalık etmeni bu şekilde hayat evrelerini tamamlamaktadır. 

    Mücadelesi: Sertfikalı tohum kullanılmalıdır, ayrıca tohumlar bu hastalığın görülmediği alanlardan seçilmelidir. Tohum ilaçlaması yapılmalıdır. 

    (Fotoğraf 14: Buğday bitkisinde rastık hastalığı)

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-4-bolum/feed/ 0
    Pakdemirli: “Güçlü tarım, güçlü Türkiye düsturumuzun sürekli olarak arkasındayız” http://tarimturkiye.com/pakdemirli-guclu-tarim-guclu-turkiye-dusturumuzun-surekli-olarak-arkasindayiz/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=pakdemirli-guclu-tarim-guclu-turkiye-dusturumuzun-surekli-olarak-arkasindayiz http://tarimturkiye.com/pakdemirli-guclu-tarim-guclu-turkiye-dusturumuzun-surekli-olarak-arkasindayiz/#respond Thu, 14 May 2020 10:41:33 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3688 Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin salona gelişi Törene video konferans yoluyla katılan katılımcıların konuşmaları Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamaları ANKARA – Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, video konferansla “Tarım Orman Ödülleri” törenine katıldı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli‘nin salona gelişi Törene video konferans yoluyla katılan katılımcıların konuşmaları Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin […]

    The post Pakdemirli: “Güçlü tarım, güçlü Türkiye düsturumuzun sürekli olarak arkasındayız” appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin salona gelişi Törene video konferans yoluyla katılan katılımcıların konuşmaları Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamaları ANKARA – Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, video konferansla “Tarım Orman Ödülleri” törenine katıldı.

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli‘nin salona gelişi

    Törene video konferans yoluyla katılan katılımcıların konuşmaları

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamaları ANKARA – Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, video konferansla “Tarım Orman Ödülleri” törenine katıldı. (1)

     

    The post Pakdemirli: “Güçlü tarım, güçlü Türkiye düsturumuzun sürekli olarak arkasındayız” appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/pakdemirli-guclu-tarim-guclu-turkiye-dusturumuzun-surekli-olarak-arkasindayiz/feed/ 0
    Tarıma desteği 241 milyar lirayı aştı http://tarimturkiye.com/tarima-destegi-241-milyar-lirayi-asti/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=tarima-destegi-241-milyar-lirayi-asti http://tarimturkiye.com/tarima-destegi-241-milyar-lirayi-asti/#respond Thu, 14 May 2020 10:38:42 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3685 Ziraat Bankası Tarım Bankacılığından Sorumlu Pazarlama Grup Başkanı Ferhat Pişmaf, bankanın son 10 yılda üreticilere kullandırdığı tarım kredilerinin toplamda 241 milyar TL’yi aştığını söyledi. Ziraat Bankası Tarım Bankacılığından Sorumlu Pazarlama Grup Başkanı Ferhat Pişmaf, bankanın tarım sektörü ve çiftçilere yönelik yürüttüğü çalışma ve uygulamalara dair açıklamalarda bulundu. Ziraat Bankası’nın son 10 yılda doğrudan üreticilere kullandırdığı […]

    The post Tarıma desteği 241 milyar lirayı aştı appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    Ziraat Bankası Tarım Bankacılığından Sorumlu Pazarlama Grup Başkanı Ferhat Pişmaf, bankanın son 10 yılda üreticilere kullandırdığı tarım kredilerinin toplamda 241 milyar TL’yi aştığını söyledi.

    Ziraat Bankası Tarım Bankacılığından Sorumlu Pazarlama Grup Başkanı Ferhat Pişmaf, bankanın tarım sektörü ve çiftçilere yönelik yürüttüğü çalışma ve uygulamalara dair açıklamalarda bulundu. Ziraat Bankası’nın son 10 yılda doğrudan üreticilere kullandırdığı tarım kredilerinin hacminin 241 milyar TL’yi, kredi kullandırılan üretici sayısının ise 5 milyon kişiyi aştığını belirten Ferhat Pişmaf, “Halen kredileri devam eden yaklaşık 685 bin üreticimizin bankamızdaki kredi miktarı 70 milyar liranın üzerine çıktı. Bu kredilerin yaklaşık yüzde 78’i Hazine ve Maliye Bakanlığımızın önemli miktarda faiz desteği verdiği kredilerden oluşuyor” dedi.

    Ziraat Bankası için tarımın bugünümüz ve yarınlarımız için stratejik önemde milli bir mesele olduğunu ifade eden Pişmaf, “Bankamız tarımın finansmanını ve bu alanda verdiği hizmetleri de aynı şekilde görmektedir. Bu nedenle, üreticilerimize verdiğimiz desteği, gerek kredi ve diğer bankacılık enstrümanları ile gerekse diğer alanlarda verdiğimiz hizmetlerle her geçen gün geliştirerek artırıyoruz” diye konuştu.

    Tarım bankacılığı

    Pişmaf, “2020 yılıyla birlikte, alışılagelmiş tarım kredisi uygulamalarından farklı olarak piyasada aktif rol oynayan, kaliteli ve verimli üretimi teşvik eden, tarımda, bir yandan küçük aile işletmeciliğini koruyup geliştirirken, diğer yandan uluslararası rekabete ayak uydurabilecek, modern tarım teknolojilerini kullanarak üretim yapan orta ve büyük ölçekli işletmelerin kurulmasını teşvik eden ve üreticilerle yatırımcıların önlerini daha rahat görebilmelerine imkan sağlayan bir finansman programının uygulanmasına adım adım başladık” dedi.

    Pişmaf, “Bu finansman programı ile ülkemizin mevcut tarımsal üretim potansiyelini harekete geçirip, kaynakların daha etkin kullanılması, ithalatın azaltılarak yerli üretimin daha üst seviyelere çıkarılması, tarım-sanayi entegrasyonunu geliştirerek tarımsal ürünler için uygun pazarlar oluşturulması, kırsalda tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi ve tarladan sofraya kadar olan üretim sürecinin tamamında planlı bir yapının kurulmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

    Faiz yükü kalktı’

    Özellikle küçük ve çok küçük ölçekli işletme sahibi üreticilerin finansman maliyetlerinin sıfırlanması ve bu üreticilerin daha sade bir süreç içerisinde kredi kullanabilmelerini sağlamak amacıyla, hayvancılık alanında 100 bin TL’ye, bitkisel üretim alanında ise 50 bin TL’ye kadar olan kredilerde yüzde 100 faiz indirimi uygulandığını ifade eden Ferhat Pişmaf, “Diğer bir deyişle küçük aile işletmesi olarak tabir edilen üreticilerimizin bu sınırlar içerisinde kullanacakları krediler için herhangi bir faiz yükü olmamaktadır. Bu vesileyle, yaşadığımız pandemi sürecinde de üretime hiç ara vermeyerek ülkemizin gıda güvenliği açısından hiçbir sorun yaşamadan bu dönemi yönetmesine önemli katkı sunan Anadolu’nun dört bir yanındaki üreticilerimizin Dünya Çiftçiler Günü’nü kutluyor, önümüzdeki hasat döneminin üreticilerimiz ve ülkemiz için bereketli ve bol kazançlı geçmesini diliyorum” dedi.

     

    The post Tarıma desteği 241 milyar lirayı aştı appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/tarima-destegi-241-milyar-lirayi-asti/feed/ 0
    Kütahya’daki 53 bin dekarlık alanda sulu tarım http://tarimturkiye.com/kutahyadaki-53-bin-dekarlik-alanda-sulu-tarim/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kutahyadaki-53-bin-dekarlik-alanda-sulu-tarim http://tarimturkiye.com/kutahyadaki-53-bin-dekarlik-alanda-sulu-tarim/#respond Thu, 14 May 2020 10:35:57 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3682 Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdür Vekili Kaya Yıldız, Kütahya ve ilçelerinde toplam 53 bin dekarlık tarım arazisinin sulanacağını bildirdi. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdür Vekili Kaya Yıldız, Kütahya ve ilçelerinde toplam 53 bin dekarlık tarım arazisinin sulanacağını bildirdi. Yıldız, bölgede yapılacak sulu tarım ile birlikte 2020 yılı birim fiyatları ile ülke ekonomisine 110 milyon TL […]

    The post Kütahya’daki 53 bin dekarlık alanda sulu tarım appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdür Vekili Kaya Yıldız, Kütahya ve ilçelerinde toplam 53 bin dekarlık tarım arazisinin sulanacağını bildirdi.

    Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdür Vekili Kaya Yıldız, Kütahya ve ilçelerinde toplam 53 bin dekarlık tarım arazisinin sulanacağını bildirdi. Yıldız, bölgede yapılacak sulu tarım ile birlikte 2020 yılı birim fiyatları ile ülke ekonomisine 110 milyon TL katkı sağlanması hedeflendiğini ifade etti.

    Kütahya’da en önemli projelerden birisinin ‘Beşkarış sulaması’ olduğunun altını çizen Yıldız, bu yıl 23 bin dekar tarım arazisinin sulanmasının sağlanacağını ve bölgede yapılacak sulu tarım ile birlikte 2020 yılı birim fiyatları ile Türkiye ekonomisine 47 milyon TL katkı sağlanmasının hedeflendiğini belirtti.

    DSİ olarak ülke tarımı ve ülke insanı için özveri ile çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Yıldız, tarım arazilerinin suya kavuşmasını, kapalı sistem sulamanın yaygınlaşmasını ve sulamada su tasarrufu sağlanmasının önemine dikkat çekti. – KÜTAHYA

    The post Kütahya’daki 53 bin dekarlık alanda sulu tarım appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/kutahyadaki-53-bin-dekarlik-alanda-sulu-tarim/feed/ 0