buğday – Tarım Türkiye http://tarimturkiye.com Tarım Haberleri Fri, 29 May 2020 07:24:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.4.1 http://tarimturkiye.com/wp-content/uploads/2020/04/cropped-insta-logo-32x32.jpg buğday – Tarım Türkiye http://tarimturkiye.com 32 32 Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-6-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-6-bolum http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-6-bolum/#respond Sun, 17 May 2020 22:40:18 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3730 HASAT VE HARMAN Türkiye’de buğday hasadı ve harmanı zamanı farklılık göstermektedir, hasat bölgelerin iklim koşullarına göre haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılmaktadır. Buğday hasat ve harmanı çoğunlukla biçerdöver adı verilen tarım makinesi yardımıyla yapılmaktadır. Biçerdöverle hasatın yapılması sayesinde işler çok kısa zamanda bitmektedir. Biçerdöverler sayesinde hasat ve harman işlemi aynı anda yapılabilmektedir. Bundan dolayı biçerdöverin […]

The post Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

]]>
  • HASAT VE HARMAN
  • Türkiye’de buğday hasadı ve harmanı zamanı farklılık göstermektedir, hasat bölgelerin iklim koşullarına göre haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılmaktadır. Buğday hasat ve harmanı çoğunlukla biçerdöver adı verilen tarım makinesi yardımıyla yapılmaktadır. Biçerdöverle hasatın yapılması sayesinde işler çok kısa zamanda bitmektedir. Biçerdöverler sayesinde hasat ve harman işlemi aynı anda yapılabilmektedir. Bundan dolayı biçerdöverin doğru ayarlanması hasat ve harmanda tane kayıplarını azaltmak için oldukça önemlidir.

    Tane kayıplarının en çok görüldüğü arızalı ve engebeli ekim alanlarında kullanılan biçerdöverlerin ön tabla ve düzenek ayarları çok iyi yapılmalıdır ve tane dökümü en az seviyede tutulmalıdır. Biçerdöverin kullanılamadığı, sığamadığı ya da gerek görülmediği buğday ekim alanlarında ise hasat genelde insan gücüyle orak, tırpan ve traktörden güç alan biçerbağlar ve harman makinesi (batöz) sayesinde yapılmaktadır. Orak, tırpan ve biçerbağlarla yapılan hasatta hem insan gücüne ihtiyaç vardır hem de hasatta tane kayıplarına neden olmaktadır. Bu kayıpların önlenmesi için hasat zamanının tam zamanında ve uygun bir şekilde yapılması gereklidir. 

    Ülkemizde hasat zamanı bölgesel iklim şartlarına göre değişmektedir bu sebeple kesin bir hasat tarihi söylenemez. Mesela hasat Çukurova’da haziran ayının ilk günlerinde başlamaktayken, Trakya ve İç Anadolu Bölgelerinde ise temmuz ayında başlar, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise ağustos ayında başlamaktadır. Ayrıca hasat tarihi ekilen buğday çeşidine ve ekilme zamanına göre de farklılık göstermektedir meesela geç ekilen veya gelişme eevresi uzun olan buğday çeşitlerinin hasadı, normal zamanda ekilen ve orta erkenci çeşitlere göre 1–2 hafta daha geç yapılmaktadır.

    Genellikle buğday bitkisinin hasadı, hava sıcaklığına ve çeşidine göre değişse de, başak çıktıktan sonraki çiçeklenmeden 50–60 gün sonra oluşmuş olur ve biçerdöver ile yapılacak hasata hazır hale gelir. Buğday bitkisinin hasat zamanı geldiğinde bitkinin sapları, yaprakları ve başakları sarı saman renginde görünmektedir. Başaktaki ve tanedeki rutubet oranı ise genelde ’nin altına inmektedir. Buğday hasadının doğru zamanda yapılması sayesinde tane kayıpları azaltılabilir ve ürün kalitesi en iyi seviyede kalır. Buğday hasadının erken yapılması, tanelerin buruşuk ve solgun olması gibi sorunlara neden olmaktadır. Çünkü erken hasat demek tanelerin iyice kurumaması ve tam olgunlaşmaması anlamına gelir yani bunun sonucunda tanelerde kalite düşmekte, başaktan ve başakçık kavuzundan taneler zor ayrılmakta, yüksek rutubet nedeniyle ürünü kurutmak gerekmektedir. Buğday hasadının geç yapılması da bir sorundur; çeşit özelliğine bağlı olarak başakta tane dökülmelerine, yağışa ve rüzgâra bağlı olarak bitkide yatmalara hatta bazı çeşitlerde başaktaki tanede çimlenmeler bile görülebilir. Buğday hasadının tam zamanında yapılması verim için en önemli faktördür, sadece 2–3 günlük gecikme dekardan alınan tane veriminde %2–3 oranında azalmaya neden olmaktadır. Bu küçük araziler için çok büyük bir kayıp olmasa da ekim alanı arttıkça ciddi bir kayıp anlamına gelmektedir. 

    Buğday bitkisinin hasata hazır olduğundan nasıl emin olabiliriz? İlk olarak buğday tarlasındaki başaklar altın sarısı renkte olmalıdır. Daha sonra başaklardaki taneler sert olmalı, tırnakla bastırılınca ezilmemelidir yani kuru olmalıdır. Bitkinin sapı, yaprakları, başağı ve taneleri yani tüm bitki tamamıyla kurumuş olmalıdır.  Başağı koparıp elimizde ovaladığımız zaman taneler kolayca başakçık kavuzlarından ayrılmalıdır. Ve tüm arazi aynı oranda kuru olmalıdır, homojen olmalıdır.

    (Fotoğraf 18: Hasat zamanı gelmiş buğday bitkisi)

    (Fotoğraf 19: Buğday bitkisinin hasadı)

    1. DEPOLAMA 

    Buğday bitkisinin hasat edildikten sonra depolanacağı ve ambar olarak kullanılacak alan kesinlikle rutubet almayan, kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Bir ton ürün için ise en az 1,5 m3 alana ihtiyaç duyulmaktadır. Ambara getirilen hasat eilmiş buğdayın nem oranının –14’ün altında bulunması gerekmektedir. Depo için en iyi ısı derecesi ise 4 ºC’dir. Hasattan getirilen buğdaylar arasında yabancı tohum olmaması gerekir, çünkü yabancı tohum çürümelere neden olabilir.

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-6-bolum/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-5-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-5-bolum http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-5-bolum/#respond Sat, 16 May 2020 16:45:17 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3699 BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÖNEMLİ ZARARLILAR VE MÜCADELESİ 12.1 EKİN KAMBUR BÖCEĞİ ( Zabrus sp.)  Zabrus larvaları baş ve göğsü kahverengi, karın kısmının üstü kestane renkli, alt kenarları ise kirli beyaz renkte olan bir zararlıdır. Bu larvada üç çift göğüs bacağı vardır. Pupaları ise serbest pupa tipinde ve beyaz renklidir. Yumurtalarının büyüklüğü bir mısır tanesi kadardır ayrıca […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
  • BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÖNEMLİ ZARARLILAR VE MÜCADELESİ
  • 12.1 EKİN KAMBUR BÖCEĞİ ( Zabrus sp.) 

    Zabrus larvaları baş ve göğsü kahverengi, karın kısmının üstü kestane renkli, alt kenarları ise kirli beyaz renkte olan bir zararlıdır. Bu larvada üç çift göğüs bacağı vardır. Pupaları ise serbest pupa tipinde ve beyaz renklidir. Yumurtalarının büyüklüğü bir mısır tanesi kadardır ayrıca yuvarlak ve beyaz renklidir. Ekin kambur böceğinin buğdayda yaptığı zarar yaşam dönemine göre üç’e ayrılmaktadır. İlk olarak genç larvayken, sonbahar aylarında uygun koşulları bulduklarında ekin yapraklarını toprak içine çekerek yemeye başlarlar. Buna ek olarak genç larvayken bitkinin kök boğazını kemirerek zarar yapabilirler. İkinci olarak olgun larva olduğunda, ilkbaharda yaprak ve sürgünleri yiyerek buğdaya zarar verebilirler. Üçüncü olarak erginleri, hasata yakın günlerde başak tanelerini kemirirler, ekim döneminde ise toprak altındaki taneleri kemirerek zarar yapabilirler.

    Mücadelesi: Ekin kambur böceği yılda bir döl vermir bu sebeple ekim nöbeti ile zararlının sayısı birkaç yıl içerisinde azalacaktır. Ekim nöbeti için çapa bitkisi kullanılması bu zararlının azalması için daha iyi olacaktır. Derin sürüm yapılması bu zararlıyı azaltabilen bir diğer faktördür. Diğer tahıl ürünleriİ arpa, çavdar, yulaf da bu zararlının diğer konukçuları olduğu için bu bitkilerin ekim nöbetinde kullaılmaması gerekir. Yabancı ot mücadelesi zamanında yapılmalıdır. Bu zararlı için en etkili kimyasal öücadele tohum ilaçlamasıdır.  Bu nedenle bu zararlının daha önce görüldüğü alanlara ekim yapılırken mutlaka tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Zararlı larva belirli bir yoğunlukta görüldüğü zaman ise yüzey ilaçlaması yapılabilir.

    (Fotoğraf 15: Ekin kambur böceği larvası, ergini ve buğday bitkisinde zarar şekli)

    12.2 Süne

    Buğday tarımında görülen en önemli zararlılardan biridir. Rengi farklılık göstermekler birlikte çoğunlukla; toprak rengi, tam siyah, kırmızımsı, kirli beyaz  ya da bu renklerin karışımı alacalı desenli renkte görülmektedir. Başa üstten bakıldığında üçgen şeklinde vücudu ise yassıca ovaldir. Süne yılda bir kere çoğalmaktadır. Kışı dağlarda meşe, geven, kirpi otu ve benzeri bitkilerin altında geçirmektedir. İlkbaharda havalar ısındığında ise tarlaya göç ederler. Süneler tarlada beslenir, çiftleşir ve hatta yumurta bırakırlar. Yumurtadan çıkan yavru ise tarlada gelişimini tamamlayıp, yeni nesil ergin böcek olur ve tekrar dağlara çıkarlar. Süne buğday bitkisinin kardeşlenme döneminde sapları emerek sararmalarına ve kurumalarına neden olmaktadır. Bu zarar şekli ise “Kurtboğazı” olarak bilinmektedir. Bu zararlı başakların beyazımsı bir renk almasına, kurumasına sonucunda ise başakların dane bağlamasına engel olurlar. Bu da verim kaybı anlamına gelmektedir. Sünenin bu şekildeki zararı ise “Akbaşak” olarak bilinmektedir. 

    Mücadelesi: Ekim için erken çıkan buğday çeşitlerinin kullanılması, tarlanın derin sürülmesi, anızların yakılması, mera alanlarının tahrip edilmesi, sünenin doğal düşmanları olan kuş türlerinin (keklik, güvercin) korunması, tarla kenarında yetişen ağaçların yaygınlaştırılması sünenin kültürel mücadelesinde kullanılan yöterlerdir. Süne zararlısı için kimyasal mücadele de yapılabilmektedir.

    (Fotoğraf 16: Buğday bitkisinde süne zararlısı)

    12.3 Kımıl 

    Ülkemizde özellikle İç Anadolu Bölgesinde önemli ürün kayıplarına neden olan bir zararlıdır. Biyolojik ve zarar şekli olarak süneye benzemektedir. 

    Mücadele: Kültürel önlemler sünedekiyle aynı şekilde uygulanmaktadır. Kimyasal mücadelenin kışlaklardan ilk uçuşların olduğu zamanlarda yapılması daha iyidir. Zararlı daha tarlaya girmeden ya da girdikleri ilk anda yumurta bırakmasına izin vermeden yakalanmalı ve kimyasal yollarla müdahale edilmelidir. 

    (Fotoğraf 17: Buğday bitkisinde kımıl zararlısı)

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-5-bolum/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-4-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-4-bolum http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-4-bolum/#respond Sat, 16 May 2020 16:31:46 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3692 BUĞDAY BİTKİSİNDE TOHUM Buğday yetiştiriciliğinden en verimli şekilde ürün alabilmek için yetiştirilecek çeşit ve ekilecek tohumun kalitesi çok önemlidir. Nitelikli, kaliteli bir tohumluk şu özelliklere sahiptir; ekim yapılacak alanın iklim şartlarına uyan, önceden ekileceği bölgede kesinlikle denenmiş, verim potansiyeli bilinen ve kaliteli bir çeşit olmaldır, kesinlikle sertifikalı olmalıdır, taneleri dolgun ve olgun olması gerekir, başka […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
  • BUĞDAY BİTKİSİNDE TOHUM
  • Buğday yetiştiriciliğinden en verimli şekilde ürün alabilmek için yetiştirilecek çeşit ve ekilecek tohumun kalitesi çok önemlidir. Nitelikli, kaliteli bir tohumluk şu özelliklere sahiptir; ekim yapılacak alanın iklim şartlarına uyan, önceden ekileceği bölgede kesinlikle denenmiş, verim potansiyeli bilinen ve kaliteli bir çeşit olmaldır, kesinlikle sertifikalı olmalıdır, taneleri dolgun ve olgun olması gerekir, başka bitkileri tohumlarından temizlenmiş yani karışıksız olmalıdır, buğday bitkisinde görülme ihtimali olan hastalık ve zararlılara karşı tohumluklar uygun bir şekilde ilaçlanmış olmalıdır.

    11.BUĞDAY TARIMINDA GÖRÜLEN ÖNEMLİ HASTALIKLAR VE MÜCADELESİ

    11.1 Pas Hastalıkları (Puccinia spp.):

    Buğdayda Sarı (P. striiformis), Kahverengi (P. recondita tritici) ve Kara Pas (P. graminis tritici) hastalıkları farklı yıllarda farklı miktarda ürün kayıplarına neden olmaktadır. Bu hastalıkların bitkide görülme sırası yukarıdaki gibidir yani ilk önce sarı, sonra kahverengi en son ise kara pas olarak görülür. İlk görülen “Sarı Pas” hastalık belirtileri nedeniyle “Çizgi Pası” olarak da bilinmektedir. Bu hsatalık makina dikişine benzeyen çizgi halinde birbirini takip eden püstüller şeklinde görülmektedir. Genel olarak yapraklarda görülse de gövde ve başakta da gözlenmiştir. Kahverengi pas ise genelde sarı pastan sonra görülür, “Yaprak Pası” olarak da bilinir bunun nedeni belirtilerinin yaprak yüzeyinde dağınık kahverengi püstüller şeklinde görülmesidir. En son görülen “Kara Pas” sap, yaprak ve başaklarda görülmektedir. Epidermisi yırtan diğer paslara göre kıyaslandığında daha büyük püstüller şeklinde görülür. Epidermisi parçalaması femek fotosentezin engellenmesi demek bu da bitkinin gelişimini olumsuz etkiler ve üründe verim kaybına neden olurlar. Ama Tükiye’de bu hastalık genelde mevsim sonuna doğru görüldüğü için ekonomik düzeyde zarara neden olmamaktadır.

    Mücadelesi; Bu hastalığın mücadelesi kültürel olarak; Bitkide sık ekim yapılmamalıdır çünkü sık bitkinin havalanmasını engeller, yabancı ot mücadelesi geciktirmeden yapılmalıdır. Toprak analiz sonucuna göre gübreleme yapılmalıdır. Bu hastalığa karşı dayanıklı tohum çeşidi tercih edilmelidir. Mücadele kültürel olarak; sarı pas hastalığının belirtileri net bir şekilde görülmektedir bu nedenle iklim koşullarına göre hastalığın gidişatı takip edilmelidir, hastalık bitkinin üst tarafına doğru ilerlediği zaman  yeşil aksam ilaçlamasına başlanmalıdır. Ancak hasada bir ay kala bitki olgunlaşma dönemine girdiğinden dolayı ilaçlama yapılmamalıdır.  

    (Fotoğraf 10: Buğday bitkisinde kara pas hastalığı)

    (Fotoğraf 11: Buğday bitkisinde Sarı Pas hastalığı )

    11.2 Septorya Yaprak Lekesi (Septoria tritici):

    Yaprak üzerinde başlangıcında küçük ama düzensiz, damarlarla sınırlanmış kahverengi lekeler şeklinde görülür. Daha sonra ise bu lekeler birleşerek yaprağın tamamını kaplayabilirler. Genelde bu lekelerin üstünde toplu iğne başı kadar küçük olan siyah nokta şeklinde piknitler oluşur. Bu hastalık daha önce hastalanmış olan yani bulaşık olan bitki artıklarında toprakta kışlayabilir ve yeni ekilen bitkide alt yapraklardan bitkinin üst tarafına doğru bir yayılma gösterir. Yağmurun da bu hastalığın yayılmasında önemli bir faktör olduğu bilinmektedir.

    Mücadelesi: Bu hastalığın önlenmesinde ugulanan kültürel önlemler; bu hastalığa karşı dayanıklı tohumluk tercih edilmelidir. Bu hastalık etmeni bir önceki yıldan kalan bitki artıklarında yaşayıp yeni ekilen bitkiye bulaşabildiği için ekim nöbeti uygulanmalıdır. Derin sürüm yapılarak, bir önceki yıldan kalan bitki artıklarının toprağa gömülmesi ve hastalık etmenin yok olmsaı sağlanmalıdır. Toprak analiz sonucuna göre gübre kullanılmalı özellikle aşırı azotlu gübre kullanılmamalıdır. Sık ekim yapılmamalıdır.. Kimyasal mücadelesi; yeşil aksam ilaçlaması uygulanabilir. Özellikle yağmur bu hastalığın yayılmasına neden olduğu için, yağmurlu dönemde ilaçlamaya ihtiyaç duyulabilir, değilse ekonomik bir kayıp söz konusu olabilir.

    (Fotoğraf 12 : Buğday bitkisinde septorya, yaprak lekesi hastalığı)

    11.3 KÜLLEME (Erysiphe graminis)

    Tahıl bitkilerinin genelinde görülen külleme çok yaygın bir hastalıktır. Buğday bitkisi dışında arpa, yulaf ve çavdarda da görülmekteidr hatta belirtileri birbirine benzemektedir ama hastalık etmeni her bir tahıl türü için farklıdır, özelleşmiştir. Bir etmen sadece konukçusu olduğu tahıl türünü hastalandırabilir mesela buğday bitkisinde görülen külleme sadece buğdayı hastalandırabilir. Genelde sık ekilen ekim alanlarında ya da çok fazla azotlu gübre verilen arazilerde görülmektedir. Diğer hastalıkların genelinde olduğu gibi lekelerden dolayı fotosentez alanını azaltır ve bitkide yatmaya neden olur, bunlarda üründe verim kaybı anlamına gelir. 

    Mücadele: Sık ekim yapılmamalıdır.  Toprak analiz sonucuna göre gübre kullanılmalı özellikle aşırı azotlu gübreler kullanılmamalıdır. Külleme hastalığının belirtileri görüldükten sonra hastalık bitkinin üst taraflarına doğru ilerlediğinde yeşil aksam ilaçlamasına yapılmalıdır.

    (Fotoğraf 13: Buğday bitkisinde külleme hastalığı)

    11.4 Buğday rastığı (Ustilago nuda var. tritici Schaf.):

    Bu hastalığın etmeni fungusun belirtileri buğdayın çiçeklenme evresinde görülmektedir. Hastalığa yakalanan taneler, siyah teliospor yığınına dönüşürler. Teliosporlar tane içerisinde çoğalarak ileri dönemlerde buğday tanelerinin çeperini patlatır. Sağlam bitki başakları çiçek evresinden sonra olgunluğa geçerken, rastıklı başaklardaki sporlar çevreye dağılır. Serbest kalan sporlar ise rüzgar, yağmur gibi faktörlerle buğday başaklarındaki çiçekler üzerine gelirler. Sporlar çimlenerek misel oluşturur. Bu miseller tohum taslağını delebilir ve embriyoya yerleşebilir. Bu sebeple bu hastalık çiçek veya embriyo enfeksiyonu olarak isimlendirilmektedir. Hatalık bulaşan taneler dış görünüşleri ile sağlam olanlardan ayırt edilemezler. Bu hastalıklı tanelerin ekilmesi sonucunda tohumlar çimlenirken, embriyo içindeki miseller de gelişmeye başlamaktadır ayrıca bitkinin sapı içinde onunla birlikte büyüyerek başağa kadar ulaşırlar. Sağlam bitki başakları çiçeklenme evresine geldiğinde ise rastık hastalığına yakalanmış olan başaklar siyah toz yığını halinde görülürler.  Hastalık etmeni bu şekilde hayat evrelerini tamamlamaktadır. 

    Mücadelesi: Sertfikalı tohum kullanılmalıdır, ayrıca tohumlar bu hastalığın görülmediği alanlardan seçilmelidir. Tohum ilaçlaması yapılmalıdır. 

    (Fotoğraf 14: Buğday bitkisinde rastık hastalığı)

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-4-bolum/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 3. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-3-bolum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-3-bolum http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-3-bolum/#respond Sun, 03 May 2020 14:54:23 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3626 6. GÜBRELEME Buğday yetiştiriciliğinde en iyi verimi alabilmek için yapılan toprak analizinden sonra eksik olan makro ve mikro besin elementlerinin bitkinin ihtiyaç duyduğu zamandan hemen önce toprağa verilmesi gereklidir. Buğday tarımında farklı ortamlar için gübre ihtiyacı da değişmektedir yani kuru veya sulu şartlar için gereken gübre ihtiyaçları farklıdır. Çünkü sulu araziden için hedeflenen ürün verimi […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 3. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    6. GÜBRELEME

    Buğday yetiştiriciliğinde en iyi verimi alabilmek için yapılan toprak analizinden sonra eksik olan makro ve mikro besin elementlerinin bitkinin ihtiyaç duyduğu zamandan hemen önce toprağa verilmesi gereklidir. Buğday tarımında farklı ortamlar için gübre ihtiyacı da değişmektedir yani kuru veya sulu şartlar için gereken gübre ihtiyaçları farklıdır. Çünkü sulu araziden için hedeflenen ürün verimi kuru araziye göre en az P daha fazladır. Gübreleme yapım şekli kişinin isteğine veya arazi boyutuna göre değişiklik gösterebilir. Buğday tarımında yaygın olarak sulu ve kuru alanlar için kullanılan gübre çeşidi ve miktarı aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. Ama tablodaki bu değerlerin genel bir bilgi olduğu, bu değerlerin toprağın çeşidine göre, iklime göre, bölgeden bölgeye değişiklik göstereceği kesinlikle bilinmelidir. Bu sebeple doğru bir gübreleme için en iyi çözümün toprak analizi yaptırmak olduğu bilinilmelidir.


    Buğday tarımında kullanılması uygun olan başıca gübreler; azotlu, fosforlu, potasyumlu ve kompoze gübreler ve yaprak gübreleridir.
    Azotlu gübrelerin tamamı bitkinin ihtiyacı olan azotu sağlamaktadır. Azotlu gübreler ilk olarak ekimden hemen önce veya ekimle birlikte, ikinci olarak buğdayın kardeşlenme döneminde, üçüncü olarak bitkilerin sapa kalkma dönemi öncesi tarlaya verilebilir.
    Buğdayda sık ekim ve azotlu gübrenin fazla verilmesi sonucunda bitkiler çok fazla uzayabilir daha sonrasında ise rüzgar gibi etmenler yüzünden yatabilir, bu yüzden gerektiği kadar uygulanmalıdır, fazlasından bir şey olmaz gübre zaten diye düşünülerek fazla kullanılmamalıdır.
    Fosforlu gübreler, ekim öncesi toprağa verilmelidir. Ekim öncesi verilmesi sayesinde bitkiler tarafından gelişme dönemlerinde kolay ve yeterli miktarda alınabilmektedirler. Fosforlu gübrelerle toprağa verilen fosfor toprakta herhangi bir kayba uğramaz. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz fosforlu gübre kullanımından kaçınılmalıdır, bu hem ekonomik olarak bir kayıptır hem de toprağınızı yorup verim kaybına yol açar.
    Potasyumlu gübreler, toprağa ekim öncesi verilmelidir.
    Kompoze gübreler, azot, fosfor ve potasyum gübrelerinin belirli bir oranda karıştırılması ile elde edilmektedir. Ülkemizde 20:20:0, 18:46:0, 26:13:0 ve 15:15:15 gibi kompoze gübreler kullanmaktadır. Verilen bu sayılarda birinci sayı azot, ikinci sayı fosfor, üçüncü sayı ise potasyum miktarını göstermektedir.

    Yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin elementi bulunmaktadır. Topraklarda farklı nedenlerden dolayı azot, fosfor, potasyum, çinko gibi besin elementlerinin eksikliği görülebilir. Bu besin elementlerinin buğday kökleri ile alımı stres koşullarında zor olacabilir. Bunun sonucunda bitkide gelişme geriliği, yaprak renklerinde morarma, kahverengileşme ve sararmalar (kloroz) görülebilir. Bunun gibi belirtilerin, besin maddelerinin eksiliğinin görüldüğü tarlalara ihtiyaç duyulan besin elementleri yaprak gübreleriyle verilebilir. Yaprak gübreleri, püskürtme şeklinde yapılabilir veya sulama suyuna karıştırılarak da kullanılabilir.

    (Fotoğraf 8; Buğday yetiştiriciliğinde gübreleme işlemi)

    7. MÜNAVEBE (Ekim Nöbeti):

    Buğday bitkisinin ekiminin yapıldığı tarım alanlarında aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın besin elementi bakımından fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle buğday yetiştiriciliğinden daha yüksek verim alabilmek için mutlaka münavebe yapılmalıdır. Buğday bitkisininde uygulanabilecek bazı münavebe modelleri şu şekildedir.
    1. Model: Ayçiçeği + Buğday + Baklagil + Mısır
    2. Model: Şeker Pancarı + Mısır + Buğday + Baklagil
    3. Model: Buğday + Ayçiçeği + Kavun-karpuz + Mısır
    4. Model: Baklagil + Buğday + Ayçiçeği + Mısır

    8. YABANCI OT MÜCADELESİ

    Yabancı ot, tarlada istenmeyen ot anlamına gelmektedir yani tarlaya ektiğimiz ve verim beklediğimiz ürün dışındaki diğer tüm bitkiler yabancı ot kavramı içerisine girmektedir. Her bitki için lduğu gibi buğday bitkisinin yetiştiriciliği için yabancı otlar büyük bir sorundur. Çünkü yabancı ot olarak adlandırdığımız bu bitkiler buğday bitkinin kullanması gereken besin elementlerine ve suya dahil olmakta bunları kullanmaktadırlar. Üreticiler bitki için yeterli olacak şekilde gübreleme yaparken yabancı otların bu gübreyi kullanması sonucu bitkide besin elementi eksikliği yüzünden hastalıklar, gelişme gerilikleri gözlenmektedir, bu yüzden yabancı otlar en kısa sürede ekim yapılan alandan uzaklaştırılmalıdır. Buğday tarımında en etkili yabancı ot mücadelesi kimyasal mücadeledir yani bitki öldüren herbisitlerin kullanımıdır.


    (Fotoğraf 9; Buğday yetiştiriciliğinde yabancı ot sorunu)

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 3. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-3-bolum/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 2. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-bolum-2/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi-bolum-2 http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-bolum-2/#respond Fri, 24 Apr 2020 19:44:53 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3571 BUĞDAY BİTKİSİNİN YETİŞTİRİLME İSTEKLERİ 4.1 İklim İsteği Buğday bitkisi farklı iklim koşulunda yetişebilir.  Buğday bitkisi büyümesinin ilk evrelerinde düşük sıcaklık ve bol nemli havaya ihtiyaç duymaktadır. Özellikle çimlenme ve kardeşlenme olayları gerçekleşirken buğday için gerekli optimum sıcaklık 5–10˚C, nem ise `’dır. Buğday bitkisinin yetiştirilmesinin ikinci eevresi olan sapa kalkma için ise optimum sıcaklık 10–15˚C, nem […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 2. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
  • BUĞDAY BİTKİSİNİN YETİŞTİRİLME İSTEKLERİ
  • 4.1 İklim İsteği

    Buğday bitkisi farklı iklim koşulunda yetişebilir.  Buğday bitkisi büyümesinin ilk evrelerinde düşük sıcaklık ve bol nemli havaya ihtiyaç duymaktadır. Özellikle çimlenme ve kardeşlenme olayları gerçekleşirken buğday için gerekli optimum sıcaklık 5–10˚C, nem ise `’dır. Buğday bitkisinin yetiştirilmesinin ikinci eevresi olan sapa kalkma için ise optimum sıcaklık 10–15˚C, nem ise e’dir. Buğday kışa oldukça dayanıklı bir bitkidir ama buğday çeşitleri arasında kışa dayanıklılıkta farklılık görülmektedir. Bir bölgede ekilecek çeşidin kışa dayanıklılığını bilmek üreticilerinin o bölgele için en uygun tohumluğu seçmelerini, şiddetli kış soğuklarına karşı bitkinin korunmasını ve daha fazla verim alınmasını sağlar.

    4.2 Toprak İsteği: 

    Buğday bitkisi genelde her çeşit toprakta yetişebilir ama en yüksek verim alınabilmesi için derin, killi, tınlı-killi, humusça zengin topraklara ekilir. Genel olarak bu toprak tipleri geçerli olmakla birlikte makarnalık buğdaylar ekmeklik buğdaylara göre daha fakir topraklarda yetişmektedir.

    1. YETİŞTİLME ŞEKLİ

    5.1 Toprak İşlemesi

    Verimli ürün alabilmek için toprak işleme ve tarla hazırlığı en önemli işlemlerden biridir. Ekilen tohumluğun zamanında ve farklı zamanlarda değil de hepsinin bir anda çimlenebilmesi için tohum yatağı iyi hazırlanmalı ve toprak tavda olmalıdır. 

    Genellikle toprak işleme işlemi ön bitkinin hasadından hemen sonra yapılmaktadır. Tarlada kalan sap artıklarının toplanıp toprağa karıştırılması toprağa organik gübre sağlar ve toprağın organik madde miktarını arttırır. Rutubet oranı çok yüksek olan tarlalarda asla toprak işlemesi yapılmamalıdır. 

    (Fotoğraf 5: Buğday ekiminden önce toprak işlenmesi.)

    5.2 Ekim Zamanı

    Buğday tarımında en yüksek verimi elde etmek için uygun bir zamanda ekim yaparak düzenli bir çimlenme ve çıkış sağlamak oldukça önemlidir. Buğday bitkisinin yetiştiricilğinde ekim zamanını belirleyen en önemli faktörlerden biri tohum yatağındaki toprağın sıcaklığıdır. Toprak sıcaklığı 8-10˚C aralğında olduğu zaman ekimin yapılması  maksimum kök gelişmini sağlar ayrıca kök tacı da derin olur.Ekimin uygun zamanda yapılması, bitkinin soğuğa ve kurağa karşı dayanıklılığını arttırmaktadır. Erken ekim ve geç ekim bitkinin zarar görmesine neden olur, verimi düşürür. Buğday tarımı için en uygun ekim tarihi, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünde yapılan denemeler sonucuna göre 15 Ekim-15 Kasım tarihleri arası olarak belirlenmiş olmasına rağmen, bölgeden bölgeye hatta ilden ile değişiklik göstermektedir. 

    5.3 Tohumluk

    Buğday tarımından en verimli ve kaliteli ürünü alabilmek için yetiştirilecek çeşit ve ekilecek tohumun kalitesi oldukça önemlidir. En kaliteli tohumlar; bölge şartlarına uygun olan, önceden ekileceği bölgede kesinlikle denenmiş, ortalama ne kadar verim alınacağı bilinen ve kaliteli bir çeşit olmalıdır, ayrıca kesinlikle sertifikalı olmalıdır, taneleri dolgun ve olgun olmalıdır, başka bitki tohumlarından temizlenmiş olmalıdır, Hastalık ve zararlılara karşı dirençli olmalıdır.

    5.4 Ekim Şekli

    Buğday yetiştiriciliğine ekim şeklini yani ekim derinliğini belirleyen en önemli faktörlerden biri toprak nemidir. Toprak nemi toprağın yapısına, sıcaklığına ve toprak yüzeyinin durumuna göre değişiklik göstermektedir. Ekim derinliği ise ekim zamanına göre yani yine topral nemine göre farklılık göstermektedir. Toprak neminin yeterli olduğu koşullarda buğday için en iyi ekim derinliği 2–4 cm’dir. Yeterli nemin olmadığı topraklarda ise buğday bitkisinin ekim derinliği en az 5 cm olmalıdır. Kışlık buğday ekimi 5–6 cm derinliğe yapılabilir. Son yıllarda özellikle Trakya’da buğday gibi tahılların ekiminde üreticiler modern ekim makinalarını (mibzer) tercih etmektedirler. 

    (Fotoğraf 6: Buğday bitkisinin ekimi)

    1. SULAMA

    Buğday bitkisinin su ihtiyacı, bitkinin büyüklüğü ve bitkinin su emme kapasitesiyle ilgilidir. Yaz ve kış için ekilen her iki buğday çeşidi de kardeşlenme, sapa kalkma, başakçık ve çiçek oluşumu, çiçeklenme ve tane dolum zamanlarında yani ilk gelişim evresinde suya daha fazla miktarda ihtiyaç duymaktadır. Ülkemizde kışlık buğday yağışlı mevsimde yetiştirildiğinden dolayı çoğu zaman sulama imkânı bulunmayan tarım arazilerinde tamamiyle toprakta depolanmış ve yağışlarla gelecek suya bağımlı olarak üretimi yapılmaktadır. Yağış miktarı ve toprakta bulunan su miktarı yıldan yıla değişiklik gösteriğinden dolayı buğdaydan alınan verim oranı da yıldan yla büyük değişiklik göstermektedir. Buğday bitkisinin tarımı sırasında istediği su miktarı gelişme evrelerine göre de farklılık göstermektedir. Mesela buğday bitkisinin iyi bir şekilde çimlenmesinden sonra ekimden sapa kalkma zamanına kadar olan dönemdeki su isteği çok fazla olmayıp verim üzerine de çok etkisi yoktur.  Anca buğday bitkisinde, hızlı bir kütle artışı, büyümenin olduğu ve başak taslağının oluştuğu sapa kalkma döneminde su ihtiyacı artmaktadır. Bu su ihtiyacı başaklanma döneminde ise en yüksek seviyeye ulaşır ve bu su isteği tane doldurma döneminde de devam etmektedir. Buğday bitkisine verilecek su miktarı birçok faktörlerle birlikte değişmektedir; iklim ve ekildiği bölge bunlardan biridir ama genel olarak toprağın 60–65 cm derinliğe kadar suyla doyurulması yeterli olmaktadır. 

    Buğday bitkisinde sulama şekli kişinin isteğine göre, bölgenin su ihtiyacına göre ya da bitkinin fenolojik evresine göre farklılık göstermektedir. Buğday bitkisinin sulamasında kullanılan bazı yöntemler; yüzey sulamala, salma sulama, uzun tava sulama ve yağmurlama sulamadır.

    (Fotoğraf 7: Buğday bitkisinde sulama işlemi)

     

    Yazar: İkbal KARATAŞ

     

    The post Buğday Yetiştiriciliği 2. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi-bolum-2/feed/ 0
    Buğday Yetiştiriciliği 1. Bölüm http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bugday-yetistiriciligi http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi/#respond Thu, 23 Apr 2020 07:02:19 +0000 http://tarimturkiye.com/?p=3557 Buğday yani latince adıyla Triticum, buğdaygiller familyasından olup, tüm dünyada ıslahı yapılmış olan tek yıllık ve otsu bir bitkidir. Bölgesel olarak değil de tüm dünyada ıslahının yapılmış olması bu bitkinin önemini göstermektedir. Buğday tüm dünya için önemlidir çünkü; un, yem üretilmesinde kullanılan temel bir besin maddesidir. Buğday yetiştiriciliği aynı zamanda çiftlik hayvanlarına yem maddesi üretimi için yapılmaktadır. Buğday bitkisinin […]

    The post Buğday Yetiştiriciliği 1. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    Buğday yani latince adıyla Triticumbuğdaygiller familyasından olup, tüm dünyada ıslahı yapılmış olan tek yıllık ve otsu bir bitkidir. Bölgesel olarak değil de tüm dünyada ıslahının yapılmış olması bu bitkinin önemini göstermektedir. Buğday tüm dünya için önemlidir çünkü; unyem üretilmesinde kullanılan temel bir besin maddesidir. Buğday yetiştiriciliği aynı zamanda çiftlik hayvanlarına yem maddesi üretimi için yapılmaktadır. Buğday bitkisinin isminin Uygurca’da kullanılan bir kelime olduğu ve kökeninin eski Türkçe’de ‘boguda kelimesine dayandığı, günümüze kadar ise değişerek buğdaya dönüştüğü bilinmektedir.


    (Fotoğraf 1: Triticum L.)

     

    • BUĞDAY BİLİMSEL SINIFLANDIRMASI

     

    Âlem: Plantae (Bitkiler)
    Klad Angiosperms (Kapalı tohumlular)
    Klad Monocots (Bir çenekliler)
    Takım: Poales
    Familya: Poaceae (Buğdaygiller)
    Alt familya: Poaideae
    Oymak: Triticeae
    Alt oymak: Triticinae
    Cins: Triticum

    L.

    (Tablo 1: Buğday bitkisinin bilimsel sınıflandıılması)

     

    • EKONOMİK ÖNEMİ, ANAVATANI, YAYILMA ALANLARI

     

    Edinilen bilgilere göre buğday bitkisinin ilk üretimi Neolithik (Yeni Taş) dönemde yapılmıştır. Buğday insanlık tarihi boyunca her zaman önemli olmuştur. Buğdayın anavatanının Mezopotamya olduğu düşünülmektedir. 

    Çatalhöyük’te yaklaşık 9 bin yıl öncesine ait evler içerisinde ekmeklik buğdayın varlığı ispatlanmıştır. Yani Neolitik dönemde Çatalhöyük’te yaşamış insanların ekmeklik buğday yani iyi kalitede buğdayı yetiştirebildikleri ve besin olarak tükettikleri anlaşılmıştır. Buğday geçmişten bugüne insan beslenmesinde kullanılabilen kültür bitkileri arasında dünyada ekiliş ve üretim bakımından ilk sırada yer almaktadır, bunun ilk sebebi buğday bitkisinin adaptasyon yeteneğidir. En geniş adaptasyon aralığına sahip bitkilerden biridir. Ayrıca buğday bitkisi uygun besleme değeri, saklama ve işlenmesindeki kolaylıklar sayesinde neredeyse 50 ülkenin temel besinidir. Buğday bitkisi başta unlu mamuller olmak üzere birçok gıda ve sanayi sektöründe kullanılabilmektedir.

     

    • Türkiye’de Önemli Tahıl Bölgeleri

     

    Türkiye’de bölgelere göre buğday üretii farklılık göstermektedir.

    Bölge Buğday Üretim Oranı (%)
    Marmara 16.4
    Karadeniz 6.9
    İç Anadolu 34.4
    Ege 11.5
    Akdeniz 7.2
    Güneydoğu Anadolu 13.6
    Doğu Anadolu 10.0

     

    (Tablo 2: Türkiye’de ekmeklik buğdayın bölgelere göre yetiştirilme oranını göstermektedir.)

     

    • Ekonomik Değere Sahip Bazı Buğday Türleri

     

    Ekmeklik buğday (Triticum Aestivum): Bu tür genelde sarı ya da beyaz renklerde, ufak taneli, hem yaz hem de kış aylarında ekilebilen bir buğday türüdür. Ekmeklik için kullanıldığından dolayı bu buğdayda nişasta oranı diğer buğday türlerine göre daha fazladır. Ek olarak, aslında aynı türden olan ama beyaz ya da sarı taneli değil de kırmızı taneli olan ve yalnızca kış aylarında ekilebilen sünter adında buğdaylar da mevcuttur.

    Makarnalık buğdaylar (Triticum Durum):  Bu tür ise Orta Anadolu, Güney Anadolu ve Trakya’da yetişme türlerine bağlı olarak farklı isimler ile bilinmektedir. Makarnalık buğday türünün taneleri diğer buğday türlerine göre çok daha iridir ve kehribar rengindedir. 

    Önemli diğer buğday türleri ise;  bisküvilik veya topbaş buğday (Triticum Compactum), doğu buğdayı (Triticum carthlicum), gernik (Triticum dicoccon), kaplıca buğdayı (Triticum monococcum), Polonya buğdayı (Triticum polonicum), kavuzlu buğday (Triticum spelta), İngiliz buğday (Triticum turgidum).

     

     

    • Buğday Kalitesinde Kullanılan Ölçüler Nelerdir?

     

    Botanik Ölçüler -Tr. Aestivum
    -Tr. Compactum-Tr. Durum
    -Buğday tanesinin oluşumu ve içine besin depolanması üç aşamada olur; Süt olum (Protein birikimi), Sarı olum (Nişasta birikimi),Fizyolojik olum (Tam olum)
    Tarımsal Ölçüler -Sürme
    -Pas hastalıkları
    -Rastık
    Fiziksel Ölçüler -HI Ağırlığı
    -1000 Tane Ağırlığı-Tanenin şekli ve büyüklüğü
    -Tane sertliği 

    -Renk
    -Yabancı maddeler
    -Öğütme yeteneği
    -Yoğunluk

    Kimyasal Ölçüler:

     

    -Su miktarı
    -Kül miktarı
    -Protein miktarı
    -Serbest asitlik
    -Ham elyaf
    -Teknolojik Ölçüler:
    -Yaş öz (Gluten) miktarı
    -Gluten indeks değeri
    -Sedimantasyon değeri
    -Düşme sayısı değeri
    -Un test cihazı
    -Hamur test cihazı

     

     

    • BUĞDAY BİTKİSİNİN GENEL MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ
    • KÖK

     

    Kök bitkide besin maddeleri nin ve suyun alınmasını sağlayan, aynı zamanda da bitkiye destek veren yapıdır. Genel olarak bakıldığında buğday bitkisi saçak köklü bir bitkidir. Meydana geliş şekline ve fonksiyonlarına göre iki gruba ayrılmaktadır. Bunlar, embriyonel kökler ve adventif köklerdir.

    Embriyonel kökler (primer kökler veya çim kökleri): Tohumun çimlenmesiyle ilk oluşan köklere embriyonel kökler denir. Bu kökler bitkide kardeşlenme başlayana kadar görev yaparlar. Bu köklerin en önemli özelliklerinden biri direkt bitki embriyosundan oluşmasıdır. Embriyonal köklerin sayısı ilk yapraklar oluşana kadar belli sayıda görülmektedir ve bu köklere çim kökleri denir. Buğday bitkisinde toplamda 3 tane görülmektedir. İlk yaprak oluşumuna kadar bitkide embriyonel kökün sayısı artmaya devam etmektedir. 

    Adventif kökler (sekonder kökler veya asıl bitki kökleri): Kardeşlenmeden sonra oluşan bitkinin asıl beslenmesini ve toprağa tutunmasını sağlayan köklerdir. Saçak kök yapısı görülür. Bu kök ilk yaprağın bağlandığı boğumdan oluşmaya başlamaktadır. 

    (Fotoğraf 2: Adventif ve Embriyonal kökler)

     

     

    • SAP

     

    Buğday bitkisinde sap otsu yapıdadır,  zamanla olgunlaşmalarına be sertleşmelerine rağmen, buğday sapı hiçbir zaman odunumsu bir yapı göstermemektedir.Sap, boğum ve boğum aralarında oluşmakta, üzerinde yaprakları ve çiçeği taşımaktadır. Buğdaygillerde bitki boyu toprak yüzeyi ile başağın en üstteki başakçığı arasında kalan uzunluktur. Bu uzunluk türe ve çeşide göre farklılık göstermektedir. Islah çalışmalarında da sık sık bu uzunluk ili ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Verim için genelde bitki boyunun çok uzun olması istenmez çünkü bitki boyu arttıkça bitkinin yatması kolaylaşır bu yüzden de tane verimi düşer. 

     

    • YAPRAK

     

    Yapraklar bitkinin fotosentez kaynağıdır.  İlk yaprak toprak yüzeyine gelen çim kını içinden çıkmaktadır, ilk yaprak çıktıktan 7-10 gün sonra ise ikinci ve üçüncü yapraklar oluşmaktadır. Her yaprak bir boğumdan çıkmaktadır. Bitkide toprak üstündeki boğum sayısı kadar da yaprak bulunmaktadır. Buğday yaprağı yaprak kını, yaprak ayası, kulakçık ve yakacık olmak üzere 4 bölümden meydana gelmektedir.

    (Fotoğraf 3: Buğday bitkisinin yaprağının kısımları)

     

    • ÇİÇEK

     

    Buğday çiçeği başak şeklindedir. Bir başak başakçıklardan oluşmaktadır. Bir başakta ise genelde 20–30 tane başakçık bulunmaktadır. Buğdaygillerde başakçık iki dış kavuz arasında bulunan çiçek veya çiçekler topluluğuna verilen genel isimdir. Buğdayda çiçek erseliktir. Yani aynı çiçek üzerinde hem dişi hem de erkek üreme organı bulunmaktadır. Bu sayede bitki kendi kendine döllenebilmektedir. 


    (Fotoğraf 4: Buğday bitisinin bölümleri)

     

    Yazar: İkbal KARATAŞ

    The post Buğday Yetiştiriciliği 1. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.

    ]]>
    http://tarimturkiye.com/bugday-yetistiriciligi/feed/ 0