The post Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.
]]>Türkiye’de buğday hasadı ve harmanı zamanı farklılık göstermektedir, hasat bölgelerin iklim koşullarına göre haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılmaktadır. Buğday hasat ve harmanı çoğunlukla biçerdöver adı verilen tarım makinesi yardımıyla yapılmaktadır. Biçerdöverle hasatın yapılması sayesinde işler çok kısa zamanda bitmektedir. Biçerdöverler sayesinde hasat ve harman işlemi aynı anda yapılabilmektedir. Bundan dolayı biçerdöverin doğru ayarlanması hasat ve harmanda tane kayıplarını azaltmak için oldukça önemlidir.
Tane kayıplarının en çok görüldüğü arızalı ve engebeli ekim alanlarında kullanılan biçerdöverlerin ön tabla ve düzenek ayarları çok iyi yapılmalıdır ve tane dökümü en az seviyede tutulmalıdır. Biçerdöverin kullanılamadığı, sığamadığı ya da gerek görülmediği buğday ekim alanlarında ise hasat genelde insan gücüyle orak, tırpan ve traktörden güç alan biçerbağlar ve harman makinesi (batöz) sayesinde yapılmaktadır. Orak, tırpan ve biçerbağlarla yapılan hasatta hem insan gücüne ihtiyaç vardır hem de hasatta tane kayıplarına neden olmaktadır. Bu kayıpların önlenmesi için hasat zamanının tam zamanında ve uygun bir şekilde yapılması gereklidir.
Ülkemizde hasat zamanı bölgesel iklim şartlarına göre değişmektedir bu sebeple kesin bir hasat tarihi söylenemez. Mesela hasat Çukurova’da haziran ayının ilk günlerinde başlamaktayken, Trakya ve İç Anadolu Bölgelerinde ise temmuz ayında başlar, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise ağustos ayında başlamaktadır. Ayrıca hasat tarihi ekilen buğday çeşidine ve ekilme zamanına göre de farklılık göstermektedir meesela geç ekilen veya gelişme eevresi uzun olan buğday çeşitlerinin hasadı, normal zamanda ekilen ve orta erkenci çeşitlere göre 1–2 hafta daha geç yapılmaktadır.
Genellikle buğday bitkisinin hasadı, hava sıcaklığına ve çeşidine göre değişse de, başak çıktıktan sonraki çiçeklenmeden 50–60 gün sonra oluşmuş olur ve biçerdöver ile yapılacak hasata hazır hale gelir. Buğday bitkisinin hasat zamanı geldiğinde bitkinin sapları, yaprakları ve başakları sarı saman renginde görünmektedir. Başaktaki ve tanedeki rutubet oranı ise genelde ’nin altına inmektedir. Buğday hasadının doğru zamanda yapılması sayesinde tane kayıpları azaltılabilir ve ürün kalitesi en iyi seviyede kalır. Buğday hasadının erken yapılması, tanelerin buruşuk ve solgun olması gibi sorunlara neden olmaktadır. Çünkü erken hasat demek tanelerin iyice kurumaması ve tam olgunlaşmaması anlamına gelir yani bunun sonucunda tanelerde kalite düşmekte, başaktan ve başakçık kavuzundan taneler zor ayrılmakta, yüksek rutubet nedeniyle ürünü kurutmak gerekmektedir. Buğday hasadının geç yapılması da bir sorundur; çeşit özelliğine bağlı olarak başakta tane dökülmelerine, yağışa ve rüzgâra bağlı olarak bitkide yatmalara hatta bazı çeşitlerde başaktaki tanede çimlenmeler bile görülebilir. Buğday hasadının tam zamanında yapılması verim için en önemli faktördür, sadece 2–3 günlük gecikme dekardan alınan tane veriminde %2–3 oranında azalmaya neden olmaktadır. Bu küçük araziler için çok büyük bir kayıp olmasa da ekim alanı arttıkça ciddi bir kayıp anlamına gelmektedir.
Buğday bitkisinin hasata hazır olduğundan nasıl emin olabiliriz? İlk olarak buğday tarlasındaki başaklar altın sarısı renkte olmalıdır. Daha sonra başaklardaki taneler sert olmalı, tırnakla bastırılınca ezilmemelidir yani kuru olmalıdır. Bitkinin sapı, yaprakları, başağı ve taneleri yani tüm bitki tamamıyla kurumuş olmalıdır. Başağı koparıp elimizde ovaladığımız zaman taneler kolayca başakçık kavuzlarından ayrılmalıdır. Ve tüm arazi aynı oranda kuru olmalıdır, homojen olmalıdır.
(Fotoğraf 18: Hasat zamanı gelmiş buğday bitkisi)
(Fotoğraf 19: Buğday bitkisinin hasadı)
Buğday bitkisinin hasat edildikten sonra depolanacağı ve ambar olarak kullanılacak alan kesinlikle rutubet almayan, kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Bir ton ürün için ise en az 1,5 m3 alana ihtiyaç duyulmaktadır. Ambara getirilen hasat eilmiş buğdayın nem oranının –14’ün altında bulunması gerekmektedir. Depo için en iyi ısı derecesi ise 4 ºC’dir. Hasattan getirilen buğdaylar arasında yabancı tohum olmaması gerekir, çünkü yabancı tohum çürümelere neden olabilir.
Yazar: İkbal KARATAŞ
The post Buğday Yetiştiriciliği 6. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.
]]>The post Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.
]]>12.1 EKİN KAMBUR BÖCEĞİ ( Zabrus sp.)
Zabrus larvaları baş ve göğsü kahverengi, karın kısmının üstü kestane renkli, alt kenarları ise kirli beyaz renkte olan bir zararlıdır. Bu larvada üç çift göğüs bacağı vardır. Pupaları ise serbest pupa tipinde ve beyaz renklidir. Yumurtalarının büyüklüğü bir mısır tanesi kadardır ayrıca yuvarlak ve beyaz renklidir. Ekin kambur böceğinin buğdayda yaptığı zarar yaşam dönemine göre üç’e ayrılmaktadır. İlk olarak genç larvayken, sonbahar aylarında uygun koşulları bulduklarında ekin yapraklarını toprak içine çekerek yemeye başlarlar. Buna ek olarak genç larvayken bitkinin kök boğazını kemirerek zarar yapabilirler. İkinci olarak olgun larva olduğunda, ilkbaharda yaprak ve sürgünleri yiyerek buğdaya zarar verebilirler. Üçüncü olarak erginleri, hasata yakın günlerde başak tanelerini kemirirler, ekim döneminde ise toprak altındaki taneleri kemirerek zarar yapabilirler.
Mücadelesi: Ekin kambur böceği yılda bir döl vermir bu sebeple ekim nöbeti ile zararlının sayısı birkaç yıl içerisinde azalacaktır. Ekim nöbeti için çapa bitkisi kullanılması bu zararlının azalması için daha iyi olacaktır. Derin sürüm yapılması bu zararlıyı azaltabilen bir diğer faktördür. Diğer tahıl ürünleriİ arpa, çavdar, yulaf da bu zararlının diğer konukçuları olduğu için bu bitkilerin ekim nöbetinde kullaılmaması gerekir. Yabancı ot mücadelesi zamanında yapılmalıdır. Bu zararlı için en etkili kimyasal öücadele tohum ilaçlamasıdır. Bu nedenle bu zararlının daha önce görüldüğü alanlara ekim yapılırken mutlaka tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Zararlı larva belirli bir yoğunlukta görüldüğü zaman ise yüzey ilaçlaması yapılabilir.
(Fotoğraf 15: Ekin kambur böceği larvası, ergini ve buğday bitkisinde zarar şekli)
12.2 Süne
Buğday tarımında görülen en önemli zararlılardan biridir. Rengi farklılık göstermekler birlikte çoğunlukla; toprak rengi, tam siyah, kırmızımsı, kirli beyaz ya da bu renklerin karışımı alacalı desenli renkte görülmektedir. Başa üstten bakıldığında üçgen şeklinde vücudu ise yassıca ovaldir. Süne yılda bir kere çoğalmaktadır. Kışı dağlarda meşe, geven, kirpi otu ve benzeri bitkilerin altında geçirmektedir. İlkbaharda havalar ısındığında ise tarlaya göç ederler. Süneler tarlada beslenir, çiftleşir ve hatta yumurta bırakırlar. Yumurtadan çıkan yavru ise tarlada gelişimini tamamlayıp, yeni nesil ergin böcek olur ve tekrar dağlara çıkarlar. Süne buğday bitkisinin kardeşlenme döneminde sapları emerek sararmalarına ve kurumalarına neden olmaktadır. Bu zarar şekli ise “Kurtboğazı” olarak bilinmektedir. Bu zararlı başakların beyazımsı bir renk almasına, kurumasına sonucunda ise başakların dane bağlamasına engel olurlar. Bu da verim kaybı anlamına gelmektedir. Sünenin bu şekildeki zararı ise “Akbaşak” olarak bilinmektedir.
Mücadelesi: Ekim için erken çıkan buğday çeşitlerinin kullanılması, tarlanın derin sürülmesi, anızların yakılması, mera alanlarının tahrip edilmesi, sünenin doğal düşmanları olan kuş türlerinin (keklik, güvercin) korunması, tarla kenarında yetişen ağaçların yaygınlaştırılması sünenin kültürel mücadelesinde kullanılan yöterlerdir. Süne zararlısı için kimyasal mücadele de yapılabilmektedir.
(Fotoğraf 16: Buğday bitkisinde süne zararlısı)
12.3 Kımıl
Ülkemizde özellikle İç Anadolu Bölgesinde önemli ürün kayıplarına neden olan bir zararlıdır. Biyolojik ve zarar şekli olarak süneye benzemektedir.
Mücadele: Kültürel önlemler sünedekiyle aynı şekilde uygulanmaktadır. Kimyasal mücadelenin kışlaklardan ilk uçuşların olduğu zamanlarda yapılması daha iyidir. Zararlı daha tarlaya girmeden ya da girdikleri ilk anda yumurta bırakmasına izin vermeden yakalanmalı ve kimyasal yollarla müdahale edilmelidir.
(Fotoğraf 17: Buğday bitkisinde kımıl zararlısı)
Yazar: İkbal KARATAŞ
The post Buğday Yetiştiriciliği 5. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.
]]>The post Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.
]]>Buğday yetiştiriciliğinden en verimli şekilde ürün alabilmek için yetiştirilecek çeşit ve ekilecek tohumun kalitesi çok önemlidir. Nitelikli, kaliteli bir tohumluk şu özelliklere sahiptir; ekim yapılacak alanın iklim şartlarına uyan, önceden ekileceği bölgede kesinlikle denenmiş, verim potansiyeli bilinen ve kaliteli bir çeşit olmaldır, kesinlikle sertifikalı olmalıdır, taneleri dolgun ve olgun olması gerekir, başka bitkileri tohumlarından temizlenmiş yani karışıksız olmalıdır, buğday bitkisinde görülme ihtimali olan hastalık ve zararlılara karşı tohumluklar uygun bir şekilde ilaçlanmış olmalıdır.
11.BUĞDAY TARIMINDA GÖRÜLEN ÖNEMLİ HASTALIKLAR VE MÜCADELESİ
11.1 Pas Hastalıkları (Puccinia spp.):
Buğdayda Sarı (P. striiformis), Kahverengi (P. recondita tritici) ve Kara Pas (P. graminis tritici) hastalıkları farklı yıllarda farklı miktarda ürün kayıplarına neden olmaktadır. Bu hastalıkların bitkide görülme sırası yukarıdaki gibidir yani ilk önce sarı, sonra kahverengi en son ise kara pas olarak görülür. İlk görülen “Sarı Pas” hastalık belirtileri nedeniyle “Çizgi Pası” olarak da bilinmektedir. Bu hsatalık makina dikişine benzeyen çizgi halinde birbirini takip eden püstüller şeklinde görülmektedir. Genel olarak yapraklarda görülse de gövde ve başakta da gözlenmiştir. Kahverengi pas ise genelde sarı pastan sonra görülür, “Yaprak Pası” olarak da bilinir bunun nedeni belirtilerinin yaprak yüzeyinde dağınık kahverengi püstüller şeklinde görülmesidir. En son görülen “Kara Pas” sap, yaprak ve başaklarda görülmektedir. Epidermisi yırtan diğer paslara göre kıyaslandığında daha büyük püstüller şeklinde görülür. Epidermisi parçalaması femek fotosentezin engellenmesi demek bu da bitkinin gelişimini olumsuz etkiler ve üründe verim kaybına neden olurlar. Ama Tükiye’de bu hastalık genelde mevsim sonuna doğru görüldüğü için ekonomik düzeyde zarara neden olmamaktadır.
Mücadelesi; Bu hastalığın mücadelesi kültürel olarak; Bitkide sık ekim yapılmamalıdır çünkü sık bitkinin havalanmasını engeller, yabancı ot mücadelesi geciktirmeden yapılmalıdır. Toprak analiz sonucuna göre gübreleme yapılmalıdır. Bu hastalığa karşı dayanıklı tohum çeşidi tercih edilmelidir. Mücadele kültürel olarak; sarı pas hastalığının belirtileri net bir şekilde görülmektedir bu nedenle iklim koşullarına göre hastalığın gidişatı takip edilmelidir, hastalık bitkinin üst tarafına doğru ilerlediği zaman yeşil aksam ilaçlamasına başlanmalıdır. Ancak hasada bir ay kala bitki olgunlaşma dönemine girdiğinden dolayı ilaçlama yapılmamalıdır.
(Fotoğraf 10: Buğday bitkisinde kara pas hastalığı)
(Fotoğraf 11: Buğday bitkisinde Sarı Pas hastalığı )
11.2 Septorya Yaprak Lekesi (Septoria tritici):
Yaprak üzerinde başlangıcında küçük ama düzensiz, damarlarla sınırlanmış kahverengi lekeler şeklinde görülür. Daha sonra ise bu lekeler birleşerek yaprağın tamamını kaplayabilirler. Genelde bu lekelerin üstünde toplu iğne başı kadar küçük olan siyah nokta şeklinde piknitler oluşur. Bu hastalık daha önce hastalanmış olan yani bulaşık olan bitki artıklarında toprakta kışlayabilir ve yeni ekilen bitkide alt yapraklardan bitkinin üst tarafına doğru bir yayılma gösterir. Yağmurun da bu hastalığın yayılmasında önemli bir faktör olduğu bilinmektedir.
Mücadelesi: Bu hastalığın önlenmesinde ugulanan kültürel önlemler; bu hastalığa karşı dayanıklı tohumluk tercih edilmelidir. Bu hastalık etmeni bir önceki yıldan kalan bitki artıklarında yaşayıp yeni ekilen bitkiye bulaşabildiği için ekim nöbeti uygulanmalıdır. Derin sürüm yapılarak, bir önceki yıldan kalan bitki artıklarının toprağa gömülmesi ve hastalık etmenin yok olmsaı sağlanmalıdır. Toprak analiz sonucuna göre gübre kullanılmalı özellikle aşırı azotlu gübre kullanılmamalıdır. Sık ekim yapılmamalıdır.. Kimyasal mücadelesi; yeşil aksam ilaçlaması uygulanabilir. Özellikle yağmur bu hastalığın yayılmasına neden olduğu için, yağmurlu dönemde ilaçlamaya ihtiyaç duyulabilir, değilse ekonomik bir kayıp söz konusu olabilir.
(Fotoğraf 12 : Buğday bitkisinde septorya, yaprak lekesi hastalığı)
11.3 KÜLLEME (Erysiphe graminis)
Tahıl bitkilerinin genelinde görülen külleme çok yaygın bir hastalıktır. Buğday bitkisi dışında arpa, yulaf ve çavdarda da görülmekteidr hatta belirtileri birbirine benzemektedir ama hastalık etmeni her bir tahıl türü için farklıdır, özelleşmiştir. Bir etmen sadece konukçusu olduğu tahıl türünü hastalandırabilir mesela buğday bitkisinde görülen külleme sadece buğdayı hastalandırabilir. Genelde sık ekilen ekim alanlarında ya da çok fazla azotlu gübre verilen arazilerde görülmektedir. Diğer hastalıkların genelinde olduğu gibi lekelerden dolayı fotosentez alanını azaltır ve bitkide yatmaya neden olur, bunlarda üründe verim kaybı anlamına gelir.
Mücadele: Sık ekim yapılmamalıdır. Toprak analiz sonucuna göre gübre kullanılmalı özellikle aşırı azotlu gübreler kullanılmamalıdır. Külleme hastalığının belirtileri görüldükten sonra hastalık bitkinin üst taraflarına doğru ilerlediğinde yeşil aksam ilaçlamasına yapılmalıdır.
(Fotoğraf 13: Buğday bitkisinde külleme hastalığı)
11.4 Buğday rastığı (Ustilago nuda var. tritici Schaf.):
Bu hastalığın etmeni fungusun belirtileri buğdayın çiçeklenme evresinde görülmektedir. Hastalığa yakalanan taneler, siyah teliospor yığınına dönüşürler. Teliosporlar tane içerisinde çoğalarak ileri dönemlerde buğday tanelerinin çeperini patlatır. Sağlam bitki başakları çiçek evresinden sonra olgunluğa geçerken, rastıklı başaklardaki sporlar çevreye dağılır. Serbest kalan sporlar ise rüzgar, yağmur gibi faktörlerle buğday başaklarındaki çiçekler üzerine gelirler. Sporlar çimlenerek misel oluşturur. Bu miseller tohum taslağını delebilir ve embriyoya yerleşebilir. Bu sebeple bu hastalık çiçek veya embriyo enfeksiyonu olarak isimlendirilmektedir. Hatalık bulaşan taneler dış görünüşleri ile sağlam olanlardan ayırt edilemezler. Bu hastalıklı tanelerin ekilmesi sonucunda tohumlar çimlenirken, embriyo içindeki miseller de gelişmeye başlamaktadır ayrıca bitkinin sapı içinde onunla birlikte büyüyerek başağa kadar ulaşırlar. Sağlam bitki başakları çiçeklenme evresine geldiğinde ise rastık hastalığına yakalanmış olan başaklar siyah toz yığını halinde görülürler. Hastalık etmeni bu şekilde hayat evrelerini tamamlamaktadır.
Mücadelesi: Sertfikalı tohum kullanılmalıdır, ayrıca tohumlar bu hastalığın görülmediği alanlardan seçilmelidir. Tohum ilaçlaması yapılmalıdır.
(Fotoğraf 14: Buğday bitkisinde rastık hastalığı)
Yazar: İkbal KARATAŞ
The post Buğday Yetiştiriciliği 4. Bölüm appeared first on Tarım Türkiye.
]]>